Modern Zamanlarda Duygusal Yakınlık Kurmak

Paylaş

“İnsanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için dostları yok artık. Eğer dost istiyorsan beni evcilleştir.” (Saint Exupery, Küçük Prens)

Ötekiyle duygusal yakınlık kurmak, hayatımızdaki en heyecan verici deneyimlerden biridir. İnsan evladı için bu bağlamda kurulan ilk duygusal yakınlık temel bakımveren (genellikle anne) ile olur. Bu ilişki, gelecekteki ilişkilerin seyrini derinden etkileyecektir.

Anne-bebek arasında kurulan bağı da içeren duygusal yakınlıklardaki en temel gerçeklerden biri, duygusal yakınlık kurmanın zamanla olmasıdır. Çünkü bir başkasını tanıma ve ona kendinizi açma süreci cesaret, sabır ve güven duymayı gerektirir. Bu noktada yakınlığı, fast food dünyasına karşın çabayla yapılan ev yemeklerine benzetebiliriz. Ev yemekleri yapma süreci şöyle ilerler: Önce malzemeleri seçmeniz ve tanımanız gerekir, sonra yavaş yavaş malzemeleri uygun hale getirirsiniz, sonra birbirine ekler, karıştırır ve kısık ateşte pişmeye bırakırsınız. Beklersiniz… Sanırım günümüzde çoğu kişi gündelik koşuşturmacalar içinde bir de duygusal açlık için uğraşmak istemiyor. O zaman da kurulan yakınlıklar “yakınlıkmış” gibi oluyor. Sonra yine sil baştan…

Bu yüzden bu yazıda “nasıl duygusal yakınlık kurabilirim” sorusuna cevap ararken, duygusal yakınlığı kurmada ve sürdürmede önemli olan birkaç dinamiğe değinmek istiyorum. Bu dinamikleri açıklarken, çocuk kitaplarından alıntılar yapacağım. Bu alıntıları yapmayı seçmemin nedeni, hem diğerleriyle hem de içimizdeki ben ile yakınlık kurmanın en kolay olduğu dönemin çocukluk olması olabilir…

Birbirine karşı özenli olmak:

Duygusal yakınlık, bir kişi ötekiyle anlamlı ve duygusal bir şey paylaştığında başlar. İlk aşama tarafların birbirine karşı özenli olmasıdır. Özellikle tarafların birbirini merak etmesi (biri için endişelenmek, kendiniz için bilgi toplamak dışında) ve tanımaya değer bulması özenli olmanın olmazsa olmazlarıdır. Birine bir şey anlatacağınız zaman merak edilmek, duyulmak ve anlaşılmak istersiniz. Ancak duygusal konuşmalarda her zaman bir şeylerin kaçırılması, önemsenmemesi veya karşılık bulmaması riski vardır; bu yüzden duygusal yakınlık bazen ısıtan bir ateş olurken, bazen de sizi küle çeviren bir ateş olabilir.

Yakın ilişkilerdeki karşılıklı özeni veya karşılıklılığı, sosyal medya etkileşimleri üzerinden de düşünebiliriz. Sosyal medyada paylaşımların beğenilmesi, whatsappta mesajın okundu olması ve mesaja yanıt verilmesi görülme, duyulma ve anlaşılma hissi uyandırırken, hiçbir beğeni al(a)mamak, mesajların günler geçmesine rağmen okunmaması, hiçbir yanıt alamamak veya engellenmek size –sembolik olarak- cehennemi yaşatabilir. Çocukluk dönemiyle ilgili olarak da, küçük bir çocuğun elindeki oyuncağın aniden bir başka çocuk tarafından alınması, çocuğun anne ve babası tarafından ihmal edilmesi örnekleri verilebilir.

>> Kendinize sorabileceğiniz sorular:

Karşı tarafı niçin seviyorsunuz? Birbirinizle paylaşımlarınızın türü nedir? Ne kadar sıklıkla görüşüyorsunuz? Karşı taraftan beklentileriniz ne kadar gerçekçi?

İlişki kurma şeklinizi tanımak:

Her birey doğduğu andan itibaren çevresiyle ilişki kurmaya başlar. Anneyle kurulan ilk ilişkideki uyumlanma beraberinde bir sürü ilişki dinamiğini, ilişkiye dair atıfları ve başvurulan savunma mekanizmalarını getirir. Sonraki yıllarda duygusal yakınlık kurulurken, bu dinamikler kimi zaman kolaylaştırıcı kimi zaman zorlaştırıcı faktörler olabilir. Bu yüzden duygusal yakınlık kurarken, bu dinamiklerin farkında olmak, karşıdaki kişiye karşı defansif bir tavır takınmak yerine elden geldiği kadar açık olmak önemlidir.

>> Kendinize sorabileceğiniz sorular:

İlişkiye başlamanızdaki ve ilişkiyi sürdürmedeki motivasyonlarınız nelerdir? Karşıdaki kişiyi bir kaidenin üzerine mi koyuyorsunuz? Ona kendinizi beğendirmek için elinizde olmadan kendi ihtiyaç ve isteklerinizden ödün veriyor musunuz? Onun eksik parçası mı olmaya çalışıyorsunuz?

Anlayışlı olmak:

Duygusal yakınlık kuran iki kişi, birbirinin güçlü-zayıf yönlerinin ve ortak ilgi alanlarının farkında olurlar. Özellikle ilişkilerin (arkadaşlık ve romantik ilişkiler) başında kişiler, ötekinin güçlü yanlarına ve ortak zevklere daha çok odaklanırlar. Hatta bu olumlu özellikleri oldukça sahiplenir ve övgü materyali olarak kullanabilirler. Ancak duygusal yakınlık derinleşmeye başladıkça, belirsizlikler, karmaşalar, çatışmalar ortaya çıkar. Bu zamanlarda farklılıklar ve zayıflıklar tahammül edilmesi zor şeyler olabilir. Bu yüzden tarafların birbirini yüceltmekten/değersizleştirmekten kaçınmaları, yüceltme/değersizleştirmeye başlanıldığı fark edildiğinde bunun anlamının düşünülmesi, anlayışlı olmayı kolaylaştıran şeyler olacaktır.

>> Kendinize sorabileceğiniz sorular:

Karşı tarafla çekinmeden duygu ve düşüncelerinizi paylaşabiliyor musunuz yoksa reddedileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Reddedileceğinizi düşünüyorsanız, o ilişki içinde bu durum daha önce başınıza geldi mi yoksa bu sizin zihninizde yarattığınız muhtemel bir senaryo mu? Şu anki duruma tahammül edemeyişinizin nedeni, sizdeki ne ile ilgili olabilir?

Esnek olabilmek:

İster romantik ilişki, ister arkadaşlık ilişkileri olsun, her ilişkinin kendine özgü bir dinamik yapısı vardır. Bu dinamik yapı, tarafların kendi iç dünyalarındaki değişikliklerden oldukça etkilenir ve ilişkideki ara alan üzerinde de güçlü etki yaratır.  Gözde Baytan’ın yazdığı çocuk kitabı Denizkızı Olmak Çok Önemlidirde bahsedildiği gibi, herkesin kendi ‘Önemli İşler Kitabı’ vardır ve bu kitap tek bir maddeden oluşur. Bu madde kişiden kişiye, durumdan duruma, günden güne değişebilir. Bu yüzden değişen maddeler, taraflar arasındaki uyumlanma meselesini gündeme getirir. Yeterli uyumlanma sağlanamadığında, durum Eksik Parça ile Büyük O’nun hikayesindeki şu duruma benzeyebilir:

“Sonunda tam uyan biri çıkageldi. Ama birdenbire eksik parça büyümeye başladı! Ve büyüdü.

– Büyüyeceğini bilmiyordum.

– Ben de bilmiyordum, dedi eksik parça.

– Hoşçakal… Eksik parçamı arıyorum, büyümeyecek olanı…” (Shel Silverstein, Eksik Parça Büyük O ile Karşılaşıyor)

>> Kendinize sorabileceğiniz sorular:

İlişkide değişmesinden korktuğunuz şeyler neler? Korktuğunuz değişiklik gerçekleşirse, neler hissedeceğinizi düşünüyorsunuz? Benzer hisleri yaşadığınız başka bir anı aklınıza geliyor mu?

İniş çıkışlar olsa da yakın ilişkilerde en önemli şeylerden biri dengeyi korumak; iletişimi elden bırakmamak, paylaşmaya ve ifade edici davranışlara devam etmek… Bülent Somay şöyle diyor: “Hep ikili ilişkiler kurmaya çalışacağız hayatımız boyunca. Bu ikili ilişkilerin dışarıya kapalı olmaları gerek. İlişkiyi anlamlı, biricik ve mutlak kılmak için, saklanacak bir sır, başkalarının anlayamayacağı bir vücut dili, şifreler, gizli-kapaklı konuşmalar, bize özgü bir ortak dil, başkalarının paylaşmadığı, bilseler bile önemini anlayamayacakları ortak anılar olmalı.”

Ortak anılar yaratabildiğiniz günler dilerim.

Uzman Klinik Psikolog Cansu Torun

Kaynakça:

Somay, B. (2007). Bir Şeyler Eksik. Metis Yayınları

Silverstein, Shel. Eksik Parça Büyük O ile Karşılaşıyor.

Baytan, Gözde. Denizkızı Olmak Çok Önemlidir.

Facebook Yorumları
Paylaş

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial