Neden Rüya Görürüz- Teori 1

Paylaş

 

Birkaç gece önce sabah 5’e doğru bir kabustan uyandım: Arabamın içindeyim, ofisimizin olduğu caddede parkediyorum. Birden sinsi gülüşlü küçük bir çocuk arabama doğru yaklaşıyor, ve o an herşey simsiyah oluyor ve biriyle boğuştuğumu hissediyorum. Bağırmak istiyorum sesim çıkmıyor. Sonunda uyanmama yakın hemen yatak odamın kapısına dönüyorum, sanki biri o an kapımdan kaçmış hissiyle uyanıyorum. Açıkçası bunun bir kabus mu, karabasan mı olduğuna ben tam karar veremedim. Benim fikrim aslında bir çeşit karabasan olduğu, ancak tematik olarak bir kabus. Elbette normal hayatta küçük bir çocuğun arabama yaklaşmasını benden ziyade ona zarar verecek birşey olarak düşünürüm. Ama neden böylesine korkuyla uyanıp ondan sonraki yarım saat içerisinde uyuyamadığım kafamı karıştırdı.

Elbette rüyanın psikanalitik anlamını anlayabilmem için bu konuda profesyonelleşmiş bir terapiste anlatmam lazım. Ancak haftasonu karşılaştığım bir makale içimi biraz rahatladı: Araştırmalar gösteriyor ki, senede insanlar 300 ile 1000 arası bir tehlikenin var olduğu rüya görüyorlar. Bu neredeyse her uyku başına 4 kötü rüya. Tabii ki bu rüyaların biz hepsini hatırlamıyoruz. Ancak oran oldukça yüksek. University of Wisconsin’li araştırmacıların yaptığı, hayvanseverleri biraz rahatsız edebilecek bu araştırma, belki neden bu kadar yüksek oranda tehlike temasının olduğu rüyaları gördüğümüzü anlamamıza yardımcı olur:

Neden rüya görürüz?
Araştırmacılar minik fareleri rahat uykularından etmişler.

Araştırma şu sorudan yola çıkıyor: Eğer bir fare rüya görmeyi bırakırsa neler olur? Araştırmacılar şöyle bir düzenek kuruyorlar: Bir fare bir küvet suyun içine bırakılıyor. Gün içinde istediği kadar yüzüyor. Ancak uyumak istediği zaman tek uyuyabileceği yer ters çevrilmiş bir saksı. Saksının altında büyük bir delik var. Fare gece bu saksının üzerine tırmanıp rahatsız bir şekilde uyumaya çalışıyor. Ancak, ne zamanki vücudu REM uykusuna geçip, kasları gevşeyince, fare saksının altındaki deliklerden suyun içine düşüyor. Sonunda, fare uyusa bile hiç rüya görülen derin uyku aşamasına gelemiyor.

Deneyin 2. bölümünde fare üstüste birkaç gün rüyasız günden sonra, hayatta kalma becerilerinin teste tabi tutulduğu bir aşamadan geçiyor. Her fare, insanlar gibi, tehlikede hissettiğinde içgüdüsel bir takım tepkiler veriyor. Bu tepkileri öğrenmesi gerekilmiyor. Nasıl ki biz bir patlama sesi duyduğumuzda, hızla başımızı koruma ve küçülme pozisyonuna geçiyorsak, farelerin de tehlike teşkil eden durumlarda benzer doğal tepkileri var.

Rüyasız fareler deneyin 2. bölümündeki tüm hayatta kalma testlerinde başarısız oluyorlar. Örneğin, boş, geniş bir alana bırakıldıklarında daha kapalı ve güvenli bir yer bulmak için hızla hareket etmiyorlar. Tam tersine başıboş bir biçimde yollarını kaybetmiş gibi boş alanda dolanıp duruyorlar. Şok verildiğinde, doğal tepkileri olan paraliz ve durma tepkisini vermiyorlar, hiçbirşey olmamış gibi yollarına devam ediyorlar. Son olarak, yuvalarında yabancı birşey bulduklarında onu yerin altına saklamak yerine, yalanıyorlar. Eğer bu fareler yabancı ve tehlikeli bir ortama bırakılsalardı, başka bir hayvana kolayca yem olurlardı.

Neden rüya görürüz?
Öyle macera dolu rüyalar görürüz ki bazen, gündelik yaşamımızla alakasızlığı bizi hayrete düşürür.

Peki bu araştırma bize ne gösteriyor? Finli araştırmacı Antti Revonsuo rüyaları bizim günlük kabiliyetlerimizi güçlü görsel alıştırmalarla pekiştirdiğimiz bir alan olarak tanımlıyor. Yani bu fareler rüya göremedikleri için, hayatta kalma becerilerini bilinçaltında geliştiremiyorlar. Revonsuo’ya göre insan rüyalarında sıkça bir tehlikeden kaçma temasının görülmesinin 2 sebebi var: 1.si evrimsel olarak bir tehlikeden kaçma hem bizim türümüz, hem de diğer canlılar için önemli bir yeti. Dolayısıyla hala vahşi hayvanlardan gündelik hayatımızda kaçıyor olmasak da, bu bizim evrimsel bilinçaltımıza işlemiş bir korku. Bir diğer sebep ise, rüyalardaki güçlü görsel simulasyonlar, bizi hayatımızdaki karşılaşabileceğimiz gerçek tehlike veya tehdit edici durumlara karşı hazırlıyor. Hangimiz hayatımız boyunca verilen bir sınav karşısında donup kaldığımız bir kabus görmemiştir ki, veya iş hayatının içine girdikçe işte başarısız olduğumuz?

Neden rüya görürüz?
Kabustaki küçük çocuk sanki The Shining’den Danny’e benziyordu. Çok da haksız sayılmam onu kabusta görmekte, değil mi?

Rüyalar ve kabuslarla ilgili ilk teori Freud’un bastırılmış seks ve agresyon güdülerinin bilinçaltında boş bir kanal bulup rüyalarla sembolize edildiğini söylemesiyle başlasa da, bugün rüyaların görülme sebebiyle ilgili bir çok amaç farklı alanlarda araştırmalarla öne sürülüyor. Açıkçası benim geçen gün gördüğüm kabus için Revonsuo’nun açıklaması oldukça mantıklı geldi: Tam o gece arkadaşlarımla vakit geçirdikten sonra gece geç saatte arabayla eve dönmem gerekiyordu. Arabada tek başımaydım ve açıkçası biraz gerilmiştim. Uykulu hissediyordum ve kaza yapmaktan korktum. Araba sürerken kendimi kasmam, ve çeşitli tehlikelerden korkmam, o geceki rüyada kendimi gerçekten tehlikeli bir durumda bulduğum bir imgeye sürükledi beni. Belki küçük çocuğu görmem de, aslında bu tehlikeyi biraz kafamda abarttığımı gösteriyordur… Siz ne dersiniz?

Facebook Yorumları
Paylaş

4 YorumOn Neden Rüya Görürüz- Teori 1

  • bence içimizde çok farklı kişilikler var..küçükken yapabileceklerimiz, büyüdükçe ise yapmak istediklerimiz..mantığımızın genelde hisselere duvar olduğu günlük hayatımızda..uyurken pek bi mantıksız oluyoruz…ya da sadece ben öyle oluyorum :)))

    • Erkal Bey, doğru söylüyorsunuz. Freud rüyaları superego mekanizmasının kalktığı ve çocukluktaki güdülerimizin ve isteklerimizin (id’in) kendini bıraktığı bir alan olarak tarif etmişti. Ayrıca rüyadaki zamansızlık ve mekanların çabucak değişebilmesi de, sizin dediğiniz mantık çerçevesine uyuyor.

  • Sadece REM eksikliğinden kaynaklanan sebeplerden de olabilir mi bu ‘doğal tepkiyi’ verememe. Bir çok kognitif bozulmaya yer açıyor REM, bilindiği üzere. Araştırmanın referansını da paylaşabilir misiniz, kontrol grubuna bakmak isterim? Zaten evrimsel olarak bu tepkiler veriliyorsa, bir daha rüya sayesinde “pekiştirilmesi” gibi bir ihtiyaç olabilir mi?

  • Merhaba Kübra, doğal tepkiler uykunun değil, REM’in eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu tarz araştırmalar farklı psikologlarca yapılmış, bir tanesinin linkine buradan ulaşabilirsin: http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/000689936790042X

    Evrim ve rüyayı birbirinden ayrı düşünmemeni öneririm. Sonuçta evrim bir anda olan birşey değildir. Rüyaların, insan beynindeki öğrenimin güçlendirilmesini ve bilinçaltına aktarılıp pekiştirilmesini sağladığını düşünürsek, evrimin aslında hayvanlardaki (ve insanlardaki) öğrenimlerin bilinçaltına aktarılması ve güçlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir gelişim adımı olarak düşünülebilir.

    Güzel yorumun için teşekkürler,

    Canan Altındaş

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial