Kalıcı bir ilişki nasıl kurulur? İlişkiler- bazen mum ışığında akşam yemekleri, bazen güzel bir bahçede yürüyüş ve belki bir noktada birbirinize düğün pastanızı yedirmeniz.
Ancak ilişkiler bazen de bulaşıkları yapmak, ağlayan bir bebeği sakinleştirmek ve belki bunları kim yapacak diye tartışmak veya kavga etmek.
Yani ilişkilerde bazen iki kişinin birbirine aşkı ve tutkusu çok belirginken, bazen hiç ama hiç olmayabilir.
Öyleyse ilişkinizin kalıcı olup olmadığını veya ters yöne gittiğini nasıl anlarsınız?
Psikolojik araştırmalar, son dönemde özellikle ilişki ve aşk konusuna oldukça odaklanıyor. Biz de bu yazıda sizlerle ilişkiler üzerine yapılan psikolojik araştırmaların önemli bulgularını paylaştık.
Önemli: Bu bulguların hepsi sizin ilişkinize uymuyorsa ilişkinizi hemen bir kenara koymayın. Ancak belki sevgilinizle birlikte maddelerin üzerinden geçip, durumu değerlendirebilirsiniz.
2007’de psikolojik araştırma yapan bir ekip rastgele 3o0 evli çifti aradı ve onlara ilişkileri ile ilgili sorular yönlendirdi. Bu sorular arasında ilişkileri hakkında ne düşündükleri ve sevgililerine ne kadar aşık olduklarına dair sorular da vardı.
Sonuçlar, bazı özelliklerin daha güçlü bir aşkın belirtisi olduğunu gösterdi. Özellikle de sevgiliniz uzaktayken onu ne kadar sık düşündüğünüz, sevgilinize ne kadar aşık olduğunuz ile bağıntı olduğu bulundu.
Business Insider’dan Lauren Friedman, “Kalıcı bir ilişki nasıl kurulur?” sorusuna şöyle yanıt veriyor: Çiftlerin birbirinin iyi haberlerine ne kadar neşeyle yanıt verdiği çok önemli. Psychology Today’den bir yazıda, eşlerden birinin, diğerinin iyi haberine verebileceği yanıtlar sıralanmış. Örneğin, kadın, eşine işte terfi olduğunu söylüyor. Erkeğin verebileceği yanıtlar:
Tabii ki tercih edilen çiftler arasındaki etkileşimlerde daha çok aktif-yapıcı yanıtların olması.
Business Insider’dan Jessica Orwig, son 10 senede insanların ilişkilerinde eskisine göre daha da çok talepleri olduğunu vurguluyor. Artık eşlerimizden sadece finansal ortaklarımız değil, koruyucumuz, yoldaşımız ve hatta hayata dair gayelerimizi gerçekleştirmemize yardımcı olacak olan aynalarımız olarak bakıyoruz.
Bu sonuçlara varan psikolog Eli Finkel, evliliğinizde veya ilişkinizde mutlu olmak istiyorsanız, tüm varoluşsal ihtiyaçlarınız için eşinize yönelmemeniz gerektiğini vurguluyor. “Kişi, bazen tek başına bazen başkalarıyla yürüttüğü hobilerinde, arkadaşlarında ve işinde bu tarz bir varoluşsal doyumu bulabilmeli.” diye belirtiyor.
Neil Clark Warren, psikolog ve eHarmony isimli tanışma sitesinin kurucusu, çiftler arasında paylaşılan mizahın bir “sosyal uhu” olabileceğini söylüyor.
Business Insider’dan Erin Brodwin ise, sevgili ile paylaşılan özel dilin, örneğin, takma isimler veya kendi aranızda paylaşılan esprilerin – ilişkiyi güçlendiren ve ilişkiten tatmini artıran bir yanı olduğunu vurguluyor.
Yapılan bir ankette, yetişkinlerin %62’si ev işlerini paylaşmanın iyi bir evlilikte önemli bir faktör olduğunu belirtti. Bu grupta, sosyolojik genellemelerin aksine, kadın ve erkekler yüzde olarak aynıydı.
Araştırmalar gösteriyor ki, erkekler geçmişe göre daha fazla ev işi yapsa da, işin çoğunluğunu kadınlar üstleniyor.
1993’te yapılan bir araştırmada, araştırmacılar 50 tane orta-yaşlı evli çiftin ilişki kalitesini gözlemledikten sonra onları 3 ayrı gruba ayırdılar.
Bir grup, haftada toplam 90 dakika birlikte yapılacak yeni ve heyecanlı bir aktivite seçti – bir oyuna gitmek veya dansetmek gibi. Diğer bir grup ise, haftada toplam 90 dakika hoş ama rutin bir aktivite seçti – birlikte sinemaya gitmek gibi. 3. grubun programında ise bir değişiklik olmadı.
10 hafta sonunda, araştırmacılar, çiftlerin ilişki kalitesini ölçtüler ve birlikte yeni ve heyecanlı şeyler deneyen çiftlerin ilişkilerinde en yüksek tatmin derecesi saptadılar.
Araştırmayı yürüten doktorlardan biri, Dr. Aron, yeniliğin kendi başına krizdeki bir evliliği kurtaramayacağını, ancak, aralarında yeterince iyi ama nispeten sıkıcı bir ilişki olan çiftler için, yeniliğin eski kıvılcımları tekrar ateşlendirebileceğini belirtti.
“Kalıcı bir ilişki nasıl kurulur?” sorusuna diğer bir yanıt ise, yine psikologlardan geliyor. Psikologlar, kişilerin 4 ilişki kurma biçiminden bahsediyor: dramatik, çatışma dolu, sosyal odaklı, ve partnerine odaklı.
Psikolojik araştırmalar gösteriyor ki, partnerine odaklı ilişki yaşamayı tercih eden çiftler daha uzun süre birlikte kalabilirkeni dramatik ilişki tipine yatkın çiftlerin ilişkide kalamaması daha olası.
İlişkiler üzerine uzmanlaşmış psikolog John Gottman, Business Insider’a ilişkileri yürütebilmenin ilk şartı olarak, bir kavgadan sonra barışabilmeyi belirlemiş.
Gottman, ilişkide çatışmanın hiç olamayacağını varsayamayacağımızı, aksine önemli olanın çatışmaya nasıl yaklaştığımız olduğunu belirtiyor.
Gottman iyi evliliklerde çatışma ortaya çıktığında genelde ortak bir model izlendiğini belirtiyor.
“Çatışma çıkar ve dünya durur. Ben de dinlerim. Birbirimizi dinleyerek ilişkimizi tamir etmeye çalışırız. Bize sıkıntı veren durumları bir kenara bırakıp birbirimize acı çektirmeyiz. Sakince konuşuruz ve ilişkimizi tamir ederiz.”
Sizce siz ne tip bir ilişkiye sahipsiniz? Yorumlarda belirtin.