Anne Baba Olmak: Dünya’nın En Zor ama En Anlamlı Kimliği

Paylaş

Anne-Baba Olmak Hep Bu Kadar Zor Muydu?

Anne-babaysanız şu soruyu sürekli kendinize soruyor olabilirsiniz: “Anne-baba olmak bugünlerde neden bu kadar zor? Acaba her zaman bu kadar zor muydu, yoksa ben mi yeni farkına varıyorum?”

Geçmişte Anne-Baba OlmakEskiden, çocukları için gerekli fiziksel koşulları sağlayan ve topluma “hayırlı” bireyler yetiştiren ebeveynlere “iyi ebeveyn” denirdi. Anne-babalar, çocuklarını dış dünyanın tehlikelerinden korumaya çalışırlar ve çocuklarının karın tokluğu, barınma gibi temel ihtiyaçları için endişelenirlerdi. Çocuklar havaya uygun giyinmiş mi? Doğru-düzgün oturuyorlar mı? Tabağındaki yemekleri bitirdiler mi? Sağlıkları yerinde mi?

Kısacası, eskiden başarılı ebeveynlik çocukların fiziksel sağlığına ve davranışsal uygunluğuna bağlıydı. Fark edebileceğiniz gibi, çocuğun ruhsal sağlığının bireysel gelişimi üzerindeki önemi gözden kaçırılmaktaydı.

Ebeveynliği Daha Zor Hale Getiren Bilgi Patlaması

Aile olmak nasıl bir şey?
Araştırmalar gösteriyor ki, düzenli olarak birlikte bir masa başında ailecek yemek yiyen ailelerin çocukları, hem sosyal adaptasyonda hem de pozitif duygulanımda daha yüksek skorlar alıyorlar.

İlerleyen seneler içinde anne-babalar “büyüme” ve “gelişme” kavramlarıyla tanıştılar. Artık çocukların fiziksel gelişimi kadar, sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimleri de önemsenmeye başlandı. Sağlıklı ve topluma katkısı olabilecek bir çocuk yetiştirmenin, çocuğun iç dünyasına yatırım yapmadan mümkün olmadığı çocuk psikolojisindeki yeni teoriler tarafından da desteklendi. Bunlara ek olarak, uyumlu davranışlar gösteren her çocuğun, duygusal ve ilişkisel açıdan sağlıklı olmayacağı, buna karşın duygusal ve ilişkisel olarak sağlıklı olan bir çocuğun, davranışsal olarak da sağlıklı olma ihtimalinin yüksek olduğu ortaya çıktı.

Modern Anne-Babalık
Modern anne-babalık, teknoloji örüntüsü içinde, minimal gerçek iletişimin olduğu bir noktaya geldi.

Fakat çocuk gelişimine daha bütünsel açıdan bakan bu yaklaşım, anne-babalara daha fazla sorumluluk yükleyen bir şeye dönüştü. Kimi anne-babalar, görev bilinciyle çocuk yetiştirmeye başladılar, bir sürü kitap okudular. Öğrendikleri bilgiler, kendilerini daha yetersiz hissetmelerine neden oldu. Bir kitapta yazan önerileri uygulamayı denediler, olmadı, farklı bir kitaba geçtiler, yine olmadı. Yazılanlar reçete gibiydi, fakat dertlerine çare olamıyordu. Çünkü her çocuk, her anne-baba, her aile birbirinden farklıydı.

Sonrasında anne-babalar duygulara ve ilişkiye dikkat etmek gerektiği gerçeğiyle yüzleştiler ve pek de aşina olmadıkları “iç dünya” kavramıyla tanıştılar. İç dünya da neyin nesiydi? (İç dünya, bireyin davranışlarını etkileyen duygu, fantezi, atıf ve düşüncelerin tamamı olarak tanımlanabilir) Bu sefer de duyguyu ifade etme yöntemleri/ödevleri, çocuğunu her mutsuz gördüğünde onun üzerine titreyen anne-babalar yaratılmış oldu.

Çocuğun iç dünyasına ek olarak, ebeveyn-çocuk ilişkisi de öne çıkan bir diğer konuydu (Karşılıklı güven ilişkisi, kendini güvende hissetme, “önemseniyorum” hissi ve karşılıklı sorumluluk hissi iyi ebeveyn-çocuk ilişkisini belirleyen parçalardır). “Peki iyi ebeveyn-çocuk ilişkisine sahip olup olmadığımızı nasıl anlayabilirim?” denildiğinde şu kriterler verildi:

  • Çocuğunuz sizinle iletişim kurmak için yeterince motive mi?
  • Çocuğunuz sizinle olan ilişkisinde, kendini karşılıklı güven ve emniyet içinde hissediyor mu?
  • Çocuğunuz diğer kişiler arası ilişkilerinde güvenilir kişi olmanın öneminin yeterince farkında mı?
  • Aranızda anlaşmazlıklar olduğunda da iletişiminiz ve ilişkiniz devam ediyor mu yoksa ciddi hasarlar mı alıyor?
İyi bir anne-baba nasıl olunur?
Çocuklarının oyunlarına katılabilen anne-babalar duygusal gelişim açısından daha sağlıklı bireyler yetiştiriyorlar.

Tüm bunlar anlatılırken, ortada atlanılan önemli bir nokta vardı: “mükemmel ebeveynlik” diye bir şey olmadığı ve hatta bunun olmaması gerektiği. Siz anne-babalara şunu açıklıkla söyleyebilirim ki; çocuğunuzun fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal olarak sağlıklı olabilmesi için tek yapmanız gereken “yeterince iyi ebeveyn” olmak. 

Bu öneriyi aklınızda tutarak, yazının devamını okumanızı istiyorum:

  • Bu bilgi patlaması altında, bilgi akışından yararlanın ve merak edin.
  • Her okuduğunuzu direkt uygulamayın, unutmayın çocuğunuzu en iyi tanıyan kişi sizlersiniz. Kendi inisiyatifinizi kullanmaktan çekinmemenizi öneririm. Çocuğunuzun ihtiyaç ve isteklerini ayrıştırabildiğiniz noktada, neyin çocuğunuza ve ilişkinize daha iyi geleceğine karar vermeniz daha kolay olacaktır.
  • Çağın getirdiği kolay bilgi akşından yararlanırken, her çocuğun “bir” olduğu ve her ebeveyn-çocuk ilişkisinin de kendine özel olduğunu unutmamalısınız.
  • Okuduklarınızı eşinizle paylaşın, anne-babalık tutumlarında aynı dili konuşmanız ve tutumlarınızda tutarlılık sergilemeniz işleri oldukça kolaylaştıracaktır.
  • Kendi çocukluğunuzu anne-babanızla mümkün olduğunca konuşun. Çocukluktaki davranışlarınız, anne-babanızın gözlemleri size çocuk olmanın nasıl olduğunu yeniden hatırlatacaktır. Hatta kendi ebeveynliğinizle, anne-babanızın ebeveynliği arasındaki bağlantıları gördüğünüzde çok şaşıracaksınız.

‘Yeterince iyi’ olduğunuz günler dilerim.

Uzm. Klinik Psikolog 

 Cansu Torun

Kaynak: http://centerforparentingeducation.org/library-of-articles/focus-parents/hard-parent-today-big-picture-parental-responsibility/

Facebook Yorumları
Paylaş

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial