Anne-Baba Olmak Hep Bu Kadar Zor Muydu?
Anne-babaysanız şu soruyu sürekli kendinize soruyor olabilirsiniz: “Anne-baba olmak bugünlerde neden bu kadar zor? Acaba her zaman bu kadar zor muydu, yoksa ben mi yeni farkına varıyorum?”
Kısacası, eskiden başarılı ebeveynlik çocukların fiziksel sağlığına ve davranışsal uygunluğuna bağlıydı. Fark edebileceğiniz gibi, çocuğun ruhsal sağlığının bireysel gelişimi üzerindeki önemi gözden kaçırılmaktaydı.
Ebeveynliği Daha Zor Hale Getiren Bilgi Patlaması
İlerleyen seneler içinde anne-babalar “büyüme” ve “gelişme” kavramlarıyla tanıştılar. Artık çocukların fiziksel gelişimi kadar, sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimleri de önemsenmeye başlandı. Sağlıklı ve topluma katkısı olabilecek bir çocuk yetiştirmenin, çocuğun iç dünyasına yatırım yapmadan mümkün olmadığı çocuk psikolojisindeki yeni teoriler tarafından da desteklendi. Bunlara ek olarak, uyumlu davranışlar gösteren her çocuğun, duygusal ve ilişkisel açıdan sağlıklı olmayacağı, buna karşın duygusal ve ilişkisel olarak sağlıklı olan bir çocuğun, davranışsal olarak da sağlıklı olma ihtimalinin yüksek olduğu ortaya çıktı.
Fakat çocuk gelişimine daha bütünsel açıdan bakan bu yaklaşım, anne-babalara daha fazla sorumluluk yükleyen bir şeye dönüştü. Kimi anne-babalar, görev bilinciyle çocuk yetiştirmeye başladılar, bir sürü kitap okudular. Öğrendikleri bilgiler, kendilerini daha yetersiz hissetmelerine neden oldu. Bir kitapta yazan önerileri uygulamayı denediler, olmadı, farklı bir kitaba geçtiler, yine olmadı. Yazılanlar reçete gibiydi, fakat dertlerine çare olamıyordu. Çünkü her çocuk, her anne-baba, her aile birbirinden farklıydı.
Sonrasında anne-babalar duygulara ve ilişkiye dikkat etmek gerektiği gerçeğiyle yüzleştiler ve pek de aşina olmadıkları “iç dünya” kavramıyla tanıştılar. İç dünya da neyin nesiydi? (İç dünya, bireyin davranışlarını etkileyen duygu, fantezi, atıf ve düşüncelerin tamamı olarak tanımlanabilir) Bu sefer de duyguyu ifade etme yöntemleri/ödevleri, çocuğunu her mutsuz gördüğünde onun üzerine titreyen anne-babalar yaratılmış oldu.
Çocuğun iç dünyasına ek olarak, ebeveyn-çocuk ilişkisi de öne çıkan bir diğer konuydu (Karşılıklı güven ilişkisi, kendini güvende hissetme, “önemseniyorum” hissi ve karşılıklı sorumluluk hissi iyi ebeveyn-çocuk ilişkisini belirleyen parçalardır). “Peki iyi ebeveyn-çocuk ilişkisine sahip olup olmadığımızı nasıl anlayabilirim?” denildiğinde şu kriterler verildi:
Tüm bunlar anlatılırken, ortada atlanılan önemli bir nokta vardı: “mükemmel ebeveynlik” diye bir şey olmadığı ve hatta bunun olmaması gerektiği. Siz anne-babalara şunu açıklıkla söyleyebilirim ki; çocuğunuzun fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal olarak sağlıklı olabilmesi için tek yapmanız gereken “yeterince iyi ebeveyn” olmak.
Bu öneriyi aklınızda tutarak, yazının devamını okumanızı istiyorum:
‘Yeterince iyi’ olduğunuz günler dilerim.
Uzm. Klinik Psikolog
Cansu Torun