Searles’in kavrayışları ve yazıları bu açıdan son derece değerlidir. Klasik yazısı “The Patient As Therapist to His Analyst” ve “The Nonhuman Environment”da insan ilişkilerini derinlemesine inceler. “The Effort to Drive the Other Person Crazy” adlı makalesinde ise insanların birbirlerini nasıl “deli” ettiğini ve bu davranışın nedenlerini irdeler.
Searles bu makalesinde karşıdaki kişiyi çılgına çevirmenin, psikolojik sorunların gelişmesine katkıda bulunan birçok faktörden yalnızca biri olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, çoğumuz birisinin bizi çıldırttığı, bizimle uğraştığı, bizi manipüle ettiği veya duygusal olarak yıkıcı bir ilişkiye çektiğini deneyimlemişizdir. Searles’e göre “öteki kişide duygusal çatışmayı ateşleyen davranışlar – ki bu da beraberinde kişinin karakterindeki çeşitli özelliklerin birbirine zıt şekilde harekete geçmesine neden olur – herhangi bir kişilerarası ilişkide öteki tarafı çıldırtır.”
Searles, diğer kişiyi çılgına çevirmenin birkaç yolunu ve bun yapmanın ardındaki nedenleri birkaç madde ile ele alıyor. Birinci bölümde, insanların birbirlerini çıldırtmak için kullandıkları metodları; ikinci bölümde ise bu eforun ardındaki güdüyü inceleyeceğiz.
Bu yaklaşım genellikle, hem yetişkinlerin uygunsuz bir şekilde flörtöz olması hem de istismar dahil olmak üzere, çocukluk ve ergenlik dönemindeki cinsel açıdan uygunsuz durumları kapsar. Çoğunlukla, bu yolu tercih edenler sınırları zayıf olan ebeveynler, veya uygunsuz sorular soran, uygunsuz cinsel davranışlar sergileyen anne babalardır. Yetişkinlik döneminde ise bu yolu tercih edenler diğer kişinin evliliğinde mutlu olmadığını iddia ederek, uygunsuz bir şekilde flörtöz davranan bir tanıdık veya meslektaşlar olabilir.
Bu aynı zamanda ilişkide kişilerin karşılıklı olarak çelişkili şeyler talep edip, birinin diğerini imkansız bir konuma getirdiği “çifte bağlayıcılık” (double bind) olarak da bilinir. Genel olarak bu yaklaşım, sevmek ve karşıdakini ilişkiye davet etmek ile nefret etmek ve reddetmek arasında gidip gelmeyi barındırır. Burada; çocuğunu yeterince şefkatli olmamakla suçlayan, ancak çocuğu şefkatli bir şekilde davrandığında da yanlış yerde ve zamanda yaptığı için onu eleştiren ve ona soğuk davranan bir ebeveyn örnek verilebilir. Benzer şekilde, yetişkin ilişkilerinde de kişiye sıcak davranmak ve sonra onu uzaklaştırmak, onları ince bir buz üzerinde yürütme motivasyonu taşır.
Bu, kişilik hallerini değiştirmekle alakalıdır, fakat öngörülmeyen bir şekilde değişen genel ilişki biçimi yerine sadece duygusal durum alanında tahmin edilemeyen bir değişimi kapsar. Searles, bunun zayıf bir şekilde bağlanılmış, dengesiz bir birincil bakıcıya (ebeveyn gibi) bağlı olabileceğini, ve bu tahmin edilemez duygusal değişimlerin ebeveynden çocuğa geçebileceğini belirtiyor. Yetişkinlik döneminde, kişilerin bazen karmaşık sinyaller verdiğini görürüz: Mesala iletişimlerinde karmaşık sinyaller veren, sözlerinde bunu belli etmiyorken, mimiklerinde ve jestlerinde öfke ve tehdit ile davranan kişiler bu yaklaşıma örnektir. Üzgün olup olmadıklarını sorduğunuzda ise bazen bağlantı kurarlar, ancak çoğu zaman buna bir yanıt vermezler. Onun yerine gitgide olumsuzlaşan bir duygu durumuna geçerler.
Bu yol, bir önceki moda benzer, tam tersi halidir. Karşınızdaki kişi bu durumda bir konudan diğerine, genellikle önemsiz olandan ciddi ve kişisel olan konulara, hızlıca geçiş yapar ve bu geçiş sırasında duygusal tonunda herhangi bir değişiklik olmaz. Bu durum sinir bozucu hatta ürkütücü olabilir ve genellikle duygusal uyuşma veya kopma ile bağlantılıdır.
Ötekini Çıldırma Güdüleri
Bunlar genellikle bilinçdışı çatışmaları uyandıran kişilerarası modellerdir. Başkalarındaki modelleri kendi barındırdığımız modellere kıyasla daha kolay fark ederiz. Bir sonraki bölümde, Searles’in uzun klinik kariyerinde ortaya koyduğu farklı güdülere bakacağız.
Çevirmen: Zeynep Karababa
Editör: Ayşe Canan Altındaş
Kaynak: Psychology Today
Görseller: Behance.net