Bir İlişkiye Başlarken Yapılan 10 Büyük Hata
Çoğumuz hayatımızda mutluymuş gibi görünmekle ve sosyal medyada yarattığımız yüzeysel duruşumuzu korumakla oldukça meşgulüz. Sanal gerçeklikte yaşadığımız bu ikinci hayat sahte ve biz orada olmaktan çok memnunuz. Her şey oldukça güzel görünüyor ama aslında mükemmel değil. Yaşanan ilişkiler çoğu zaman deliliğe sürükleyecek boyutta olabilir.
Bu noktada hepimizin bir ilişkiye başlarken yaptığımız hataların farkına varmak yaşadığımız duygu fırtınalarını anlamamıza yardımcı olabilir ve kalıcı hataları böylece engelleyebiliriz.
-
İlişkinin başında, Cinderella masalına inanmak
Bir ilişkiye başlarken, kadınlar külkedisinin bilindik rüyasından esinlenerek, gün batımında yürüyecekleri ve sonsuza dek mutlu olacakları prensi bulmayı düşlüyorlar. Bu prens, onlara güzel bir düğünü ve iki çocuğu vaad ediyor. Ancak kadınlar hayal ederken gerçeklikten uzaklaşıyorlar. Gerçekten görmeleri gerekenleri görmezden geliyorlar. Bu illüzyonlar ve masallar kadınlara zarar veriyor.
2. Partide gereğinden uzun kalmak
İlişkinin başlarında hem kadın hem de erkekler, ayrılmak için sebepleri olsa da yalnız kalmaktan korkuyorlar. İlişkilerin potansiyeline inanıyor ve partnerlerini değiştirmiyorlar. Birbirleriyle uyumsuz olmalarına rağmen uyum sağlayabilmek için günlerini ve yıllarını harcıyorlar. Mutsuz ilişkilerin içinde sıkışıp kalıyorlar çünkü başka biriyle olamayacaklarına ya da daha iyisini hak etmediklerine inanıyorlar. Küçük şeylere razı oluyorlar. Devam edebilmeleri için bütün işaretler olmasına rağmen ilişkiden çıkmak için yeterli cesaretleri olmuyor.
3. Tüm enerjiyi partnere harcamak.
İlişkinin cicim aylarında, kişiler partnerlerini zihinlerinde tepede bir yere yerleştiriyorlar ve onları daha yükseğe taşımaya çalışıyorlar. Sanki her şey o öteki için olmalıymış gibi davranıyorlar. Oysaki, bugünkü yaşantılarımızda ilişki dışında tatminler de bulabilmesi için oldukça alan var. Ancak ilişkinin başında haz kaynağının en başta sevilen kişi olması doğal iken, bunu farkında olmadan tüm planları tek bir kişi etrafında yapmak, zamanla ilişkiye zarar verebilecek bir şeye dönüşüyor.
4. İlişkiye başlarken özgüvensiz davranmak
Çoğumuz, yaşadığımız dünyada sürekli özgüveninimizin sınandığı bir halde yaşıyoruz. Bir yandan “ünlü kültürü” ile eğer yeterince kaynağımız olursa istediğimiz kadar güzel, başarılı ve mutlu olabileceğimiz pompalanırken, öte yandan bu hayallerin gerçeklikle örtüşmediğini görüyoruz. Öz sevginin ve öz bakımın getirdiği sağlıklı ve güçlü hissi kucaklayamıyoruz. Karşılaştığımız kötü muameleler ve ilişki içinde çektiğimiz acılarla yüzleşip sorumluluğunu almaktansa onlar için bahaneler üretiyoruz. Kadınlar sıklıkla, erkeklerin kendilerini haksız yere üzmelerine ve eleştirmelerine izin veriyorlar. Ve bu eleştiri sesleri bir süre sonra birçok kişinin kendi “iç ses”ini oluşturuyor. Bu yargılayıcı iç ses ise çoğu zaman, ilişkide daha da kötü muamele görmemize sebep oluyor.
5. Ötekini, mutluluğumuzun sorumlusu veya mutsuzluğumuzun nedeni olarak görmek.
Gerçek şu ki, insan kendi hakikatini yaratıyor ve kaderinden kendisi sorumlu. Başka birinin kişiyi aşağı çekmesine veya kişinin mutluluğundan sorumlu olmasına izin vermek tehlikeli bir alan. Bunun yerine kişiler, “Ben kendi hayatımdan ve kaderimden sorumluyum.” Düşüncesini benimsemeli.
6. “Cicim aylarına” kanmak.
Her ilişkinin başında bir “balayı” evresi yaşanır. Her şeyin toz pembe göründüğü bu ay kişinin ilişkiye bir anda kapılmasına neden olabilir. Bu erken aşamalarda kişi, partneri hakkındaki tüm gerçeği göremez; yaşanılan aşkın verdiği serotoninle sanki havalarda uçuyordur. Daha sonra ise, gerçeklik aşamasına girilir ve kişi partneri hakkındaki hakikatleri fark etmeye başlar. Bu korkutucu bir evre olabilir, bu yüzden çoğu kişi aşkın ilk dönemlerini özler ve fark etmeye başladığı bu hakikatleri reddeder.
7. Eski ilişkileri bir yük gibi taşımaya devam etmek.
Kişi sorunlarını ruhunun en derinliklerinde iyileştirmezse, ilişkilerinde tekrar tekrar aynı sorunları yaşayacaklardır. İlişkiler insana kendisini görmesini sağlayacak bir ayna görevi görür. “Bu ilişkiye bakınca kendimde ne görüyorum? Neleri değiştirmem ve iyileştirmem gerekiyor?” sorularını kişi kendisine sormalıdır. İyileşmesi gereken alanlar göz ardı edilirse, kişi benzer insanlarla tanışmaya ve benzer sıkıntıları tekrar tekrar yaşamaya mahkum olur.
8. Detaylara odaklanmak.
Bir ilişkide bütüne bakılmalıdır. “Bütün hafta çok iyi, sadece Cuma günleri bana kötü davranıyor.” diyerek kişi kendini kandırmamalı. Resmin tamamını görmek ve bu detaylara takılıp gerçekleri inkar etmemek için kişiler kararlı olmalıdır.
9. Kendi hayallerimizi unutup, partnerlerinin hayallerine dalmak.
Eğer bir insan “doğru kişi”yi bulma konusuna takıntılıysa ve bu doğru kişiyi veya “ruh ikizi”ni bulduklarını düşündükleri an, partnerlerini memnun etmek adına kendi hayallerini ve hedeflerini göz ardı edebilirler. Oysaki dengeli bir ilişkide, iki taraf birbirlerinin hayallerini tanır ve destekler.
10. “Mükemmel insan olmalıyım.” yanılgısına düşmek.
Eğer kendisine sert davranan ve öz eleştiriden kaçınmayan bir kişiyseniz, bir ilişkinin içinde kendinizi hiçbir zaman yeterli hissetmememeniz kaçılnılmaz bir durumdur. Ayrıca bazı kişiler, ilişkide yanlış giden şeyler için kendilerini suçlama konusunda ustadır. Ve bu insanlar ne kadar fedakar olsalar da suçlu hissetmeye devam edebilirler.
Bu içsel suçluluk, ilişkide ötekinin sizi devamlı suçlaması için geçerli sebebi oluşturabilir. Suçlandıkça değersiz hissedersiniz ve öteki de bunu farkedip sizi daha da değersizleştirebilir. Bu bir kısır döngüdür. Böyle bir kısırdöngüden çıkmak için karalı ve cesur olmanız gerekir.
Bir de, okumak isterseniz,
Kaynak: AskAudreyNow.Com – Women’s 10 Worst Relationship Mistakes, via https://www.askaudreynow.com/blog/womens-10-worst-relationship-mistakes/
Çeviri: Zeynep Karababa & Zeynep Özen
Editör: Canan Altındaş