Çocuklukta yaşananlar, özellikle de elimizde olmadan bizi etkileyen durumlar, yetişkinliğimizi etkileyebilir. Fazıl Hüsnü Dağlarca‘nın şu dizeleri çocuklukta yaşananların bizi nasıl etkileyebileceğini çok güzel anlatır:
“Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Kardeşliğimiz bundandır
Mavi sularla binlerce yıl.
Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse
Bundandır inanmamamız
Kocaman bombalara.”
Bu yazıda sizlerle, çoğunluğu Amerika’daki psikolojik araştırmalarla edinilmiş verilerle çocuklukta yaşananların yetişkinliğimizi nasıl etkileyebileceğini paylaşıyoruz.
Araştırmacılar IQ , sosyo-ekonomik statü ve alınan eğitimin niceliğinin ötesinde, kuralları çiğneyen ve ebeveynlerine karşı gelen çocukların yetişkinliklerinde daha fazla miktarda gelir elde edeceğini öngörüyor. Yapılan başka bir çalışmada uyumlu yetişkinlerin uyumsuz olan ve karşı gelen yetişkinlere göre daha az para kazanma eğiliminde oldukları bulunmuş. Bu konuyla ilgili, araştırmacılar kuralları çiğneyen kişilerin kendilerini motive etmeye ve bu şekilde yeniden ayağa kalkmaya daha meyilli olduklarını düşünüyor.
Ebeveynlerinin tartışmasına şahit olup bunu çözümlediklerini gören çocuklar, kendilerini tartışma sonrasında, bu tartışma öncesine göre daha mutlu hissettiklerini ifade etmişler. Bunun nedeni ailelerinin problemleri çözme becerisine dair yeniden güvende hissetmeleri olabilir.
Yapılan bir çalışmada, çocukların bir anlaşmazlık durumunda ebeveynlerinin tartışmaktan kaçınma çabalarını veya iletişim kurmayı reddettiklerini farkettikleri gözlemlenmiş. Ve bu duruma çocukların duygusal açıdan olumsuz yanıt verdikleri görülmüş. Bu durumda çocuklar tartışmaya maruz kalmasın diye çatışmayı çözümlemeyi ertelemek aslında onlara çok daha fazla zarar veriyor. Çünkü çocuklar genelde ortada yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunun farkındadırlar; ancak bunu çözümlemeye yönelik bir çaba olmadığı için strese girerler ve neden böyle hissettiklerini de anlayamazlar.
Yıkıcı çatışmalara sürekli maruz kalan çocuklarda ise kronik stres, kaygı, umutsuzluk, öfke, davranış değişimleri görülebilmekte ayrıca bu çocuklar daha sık hastalanmakta ve kendilerini yorgun hissetmektedirler.
İkinci önemli sonuç ise rol modellemenin son derece önemli bir konu olduğudur. Çocukluktaki rol modelinize göre alacağınız kararlar ve davranışlarınız şekillenebilir.
Yapılan birçok çalışma, çocukken cinsel taciz veya diğer travmatik çocukluk deneyimlerine maruz kalma ile yeme bozukluğu davranışı geliştirme arasında korelasyon olduğunu göstermiştir. 2007’de kadınlarla yapılan bir çalışmada çocukluklarında cinsel tacize uğramış kadınların uğramamış kadınlara oranla %27 daha fazla obezite riski taşıdığı bulunmuş. 2009 yılında erkeklerle yapılan çalışmada ise çocukluklarında cinsel tacize uğramış erkeklerin uğramamış erkeklere göre %66 daha fazla obezite riski taşıdığı görülmüş.
Erken yaşta uyuşturucu kullanımı, alkol ve sigara içme, ve çok partnerli cinsellik, yaşından büyük davranma çabalarıdır. Virginia Üniversitesi Psikoloji Profesörü P. Allen bu şekilde davranan çocukların ‘cool’ görünme çabaları nedeniyle böyle davrandıklarını ve davranışlarının dozunu daha cool görünmek uğruna artırdıklarını belirtiyor.
Stanford Üniversitesi araştırmacılarından Sean Reardon’a göre, 2001 doğumlu çocukların yüksek ve düşük gelir grubuna göre başarı farkı bundan 25 yıl önce doğan çocukların yüksek ve düşük gelir grubuna göre başarı farkından yaklaşık olarak % 40 daha yüksek bulunmuştur.
‘Drive’ kitabının yazarı Daniel Pink kitabında yüksek gelirli ailelerin çocuklarının SAT rekorlarının da daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Ayrıca yazar eğitim adına yapılan pahalı müdahalelerin bu başarı artışıyla ilgili olduğunu bunun da doğrudan ailenin gelir seviyesiyle ilişkisini belirtmiştir.
15 yıllık bir çalışmaya göre, suç işleyenlerin ödüllendirildiği şiddet sahnelerini izleyen çocukların agresif davranışlar göstermeye daha eğilimli olduğu bulunmuş. Örneğin çocuğunuz katilin yakalanması için şiddet unsurlarıyla mücadele eden bir dedektifi izlediğinde (o dedektif katilin yakalanması için şiddet kullansa bile) gelişme çağında arkadaşlarına (itme, eşyalarını izinsiz alma gibi) daha fazla şiddet içeren davranış sergiliyor.
2007 yılında ABD, Kanada ve İngiltere’de 35.000 okul öncesi çocukla yapılan bir çalışmanın meta-analizinde erken yaşta matematik becerisi kazanmanın ve bunu geliştirmenin çok büyük avantajları olduğu bulunmuş.
Northwestern Üniversitesi araştırmacısı Greg Duncan ‘Erken yaşlarda matematikle tanışmanın, sayıları, sayıların sıralanışını ve işlemler gibi birkaç temel matematik prensibini bilmenin, ilerisi için çok büyük bir avantaj sağlayacağını’ söylüyor. Ayrıca Duncan’a göre matematik becerilerini erken yaşta edinen çocukların gelecekte yalnızca matematikleri iyi olmuyor bu erken tanışma çocukların gelecekteki okuma başarısını da öngörüyor.
Ebeveynlerinin alkol ya da uyuşturucu gibi madde kullanımlarına şahit olan çocuklar aile içindeki konumlarında değişiklik yapmak zorunda kalabilirler. Böylesine zorlu bir sürece tanık olan çocuklar sıklıkla aniden büyümek zorundadırlar. Çocukluk safhasını atlamak zorunda kalmak onları ciddi bir yetişkine dönüştürür. Ve çoğunlukla bu çocuklar ciddiyetlerinin yanı sıra daha fazla sorumluluk alma eğilimindedirler.
Yazar: Psk. Eda Erdivanlı
Editör: Uzm. Klnk. Psk. Canan Altındaş
Resimler: Shirong Gao, Behance.net üzerinden
Kaynak: Business Insider
Şiir, LeblebiTozu.com‘dan alınmıştır.