“Çok Kaygılanınca Ne Yapmalı?” “Kaygı ile Nasıl Başa Çıkılır?” yazımızın devamı niteliğinde, size günlük hayatta kaygılandığınızda yardımcı olacak adımları sunmaktadır.
Beslenme şekliniz kaygıyı etkiler. Bir bardak yeşil smoothie sizi sakinleştirebilir.
Günlük sebze ihtiyacınızı karşılamak için bu farklı ve lezzetli tarifi deneyin: Bir muz veya yeşil elma, bir demet lahana, dilimlenmiş zencefil, salatalık dilimleri, birkaç buz küpü ve bir bardak suyu blendera ekleyin. Protein miktarını arttırmak için yumurta, yoğurt, kuruyemiş veya protein tozu ekleyebilirsiniz.
Bir psikoterapist olarak çalışmanın belki de en zorlayıcı yanlarından biri hastanızın yoğun kaygısını dinlerken aslında bunun sıklıkla, hayat boyu sürecek ve kişiyi paralize edecek bir duygu durumu olmadığını bilmektir. Olumsuz düşünceler olumsuz duygulara neden olur. Bunu çözmek biraz zordur, çünkü olumsuz düşüncelerimizin çoğu otomatik ve derinden içselleşmiştir, bilinçaltına dayanır.
Düşüncelerin çoğu zaman duygulardan önce geldiğini unutmayın. Olumsuz düşünceler olumsuz duygulara, olumsuz duygular ise olumsuz davranışlara yol açar. Örneğin;
Peki bu olumsuz duygudurumu ile nasıl mücadele edilir:
Uzun bir süre günlük düşüncelerinizi ve duygularınızı kaydettiğinizde, negatif duygularınızın çoğunun zihninizde yaratıldığını ve gerçeğe dayanmadığını görürsünüz.
İyi haber şu ki, kendinizin yarattığı bu olumsuz düşünceleri kendiniz yıkabilirsiniz.
Durumunuz ne kadar kötü olursa olsun, sizden daha kötü şartlar altında yaşayan insanlar olduğunu unutmayın. Viktor Frankl’ın “İnsanın Anlam Arayışı” adlı kitabını okuyun veya gazetelere bir göz atın. Hayatınız “o kadar da kötü olmadığı için” müteşekkir olun.
Hayatınızdaki pozitif şeyleri zihinsel olarak not edin. Hayattaki her şeyin geçici olduğunu aklınızdan çıkarmayın – iyinin de, kötünün de, çirkinin de.
Kaygılı Deniz veya Endişeli Görkem ile arkadaşsanız, diken üstündeki enerjinizi iyiye kullanmaya çalışın. Stresli hissettiğinizde stresle başa çıkmanın daha sağlıklı yolları üzerinde çalışın.
Kaygınızın sorumluluğunu almak için:
Sosyal kaygıya yatkınsanız, sosyalleşmek için özellikle uğraşıp zaman ayırmanız çok önemli. İçe dönük bir insan olmakla ilgili hiçbir sıkıntı yok, ancak başkalarıyla iletişim kurmanın gerektiği bir dünyada yaşıyoruz. Ayrıca içeriye kapanmanın kendine özgü bir sarmalı var: Dış dünyaya kendimizi kapattıkça, içeride kalmak için daha da çok kurgularımız oluyor. Örneğin, “Zaten kimse beni aramıyor.” gibi.
Kaygınız son zamanlarda arttıysa veya şu sıralar hayatla başa çıkamıyorsanız, doktorunuz kaygıya neden olan tıbbi bir durum olup olmadığını belirleyebilir. Bir tam kan sayımı isteyin ve semptomlarınız konusunda doktorunuza dürüst olun.
Kimse kötü hissetmeyi hak etmez. Kaygınız dayanılmazsa, en iyi yardımı size nitelikli bir terapist sağlayabilir.
Tavsiye için güvenilir bir arkadaşınıza veya meslektaşınıza danışabilirsiniz.
Unutmayın ki, bugün ruh sağlığı alanında çalışan kişilerin farklı yönelimleri olabilir. Bu yönelimlerden biri veya birkaçı sizin için uygunken, bir başkası uygun olmayabilir. Bu yüzden, bir terapistle çalışmaya karar vermeden önce, birkaç psikoterapistle öngörüşme yapmanızı öneririz.
Egzersiz, doğanın kaygı önleyici ilacıdır. Araştırmalar; zihni temizlemeyi ve geceleri huzurlu uyumanızı sağlamanın yanı sıra düzenli egzersizin endişe bozukluğunun yıpratıcı etkilerini azalttığını gösteriyor.
Anne babanızdan “kaygı genini” almış olsanız da, kaygı yaşam tarzının bir parçası olasa da kaygınızla savaşmak yerine varlığını kabul edin.
Bu pes etmekle alakalı değil. Huzurunuzu sağlayabilmek için her gün kaygınız üzerine çalışmanız gerektiğini anlayın.
Unutmayın ki, kaygı bir semptomdur – ve size daha iyi bir yaşam sürebileceğinizin hatırlatıcısıdır. Dolayısıyla, kaygınıza karşı vurdumduymaz bir tavır takınmaktansa, kaygınıza dair duyarlılığınızın yüksek olması, ruhsal olarak daha iyisini aradığınızın ve ruhsal olgunluğunuzun bir göstergesidir.
Kaynak: Psychology Today
Çevirmen: Zeynep Karababa
Editör: Ayşe Canan Altındaş