Çok Kaygılı Kişiler’in Başkalarına Farkettirmeden Yaşadığı 10 Durum

Paylaş

Kaygı, kişide kendisini çok farklı şekillerde gösterebilir. Kimi kişilerde kaygı, zaman zaman dağılmaya yol açabilirken, başka kişilerde kaygı uzun süre çok daha gizil yaşantılanıp, yüksek stres anlarında kişiyi ele geçirebilir. Ancak kişinin kendisinde kaygıyı tanıyabilmesi de önemlidir. Bu yazıda günlük hayatını nispeten iyi bir şekilde yürütebilip, kendi içinde kaygısını yaşayan çok kaygılı kişiler’in başkalarına farkettirmeden yaşadığı 10 durumu paylaştık.

  1. Sosyal davetlere gitmek istediğiniz halde katılmıyorsunuz.

Bazı sosyal etkinliklere günler öncesinden katılmayı planlayıp, zamanı geldiğinde kaygıdan gitmek istemeyebilirsiniz. Hatta kaygınız öyle bir noktaya gelebilir ki, sanki kendinizi hiç enerjiniz kalmamış gibi hissedebilirsiniz.

Bu durumun farkındaysanız, gittiğiniz yerde başkalarına yük olmamak için son anda gitmemeye karar verebilirsiniz. Böylece başkalarının beklentilerini de karşılayamadığınızı düşündüğünüz için daha da kaygılanma durumuna geçebilirsiniz.

2. Başka kişilerin farkında olmadığı en küçük şeyleri bile takıyorsunuz.

Çok Kaygılıyım, Ne Yapmalıyım?

Birisinin size söylediği bir söz, veya farkında olmadan attığı bir bakış aklınızın kurcalanmasına ve o durumu sık sık kafanızda “Acaba şöyle mi demek istedi?” diye tekrarlamanıza sebep olabilir. Hatta kaygı düzeyiniz çok yüksek ise, geçmişte olmuş bir durumu tekrar tekrar kafanıza takabilirsiniz.

Günümüzde kişileri kaygılandıran durumlar sıklıkla iletişim (veya iletişimsizlik) ile ilgili oluyor. Örneğin, yanıtlanmamış bir WhatsApp mesajı, geri dönülmemiş bir arama, bir e-postanın içinde tam duygusu çıkarılamayan bir cümle… Ancak durumlar konuşulduğunda ve berraklaştığında anlaşılıyor ki, sıklıkla durum bizim kafamıza taktığımız kadar sıkıntı verecek bir şey değil.

3. Gece çok geç yatıp, sabah çok erken kalkıyorsunuz.

Kaygıdan Uyuyamamak

Kaygının uykuya ciddi bir etkisi oluyor. Zihin kafasına taktıklarını gün içinde iş ile ve sonrasında belki arkadaşlarla geçirilen vakitle bastırabilirken, gece bastırılanlar ortaya çıkıyor, ve bizi uykusuz bırakabiliyor.

Zorla dalınmış bir uykunun sonrasında sabahları çalan alarm, tekrar kaygının hatırlatıcısı oluyor ve hemen uyanıveriyorsunuz. Dolayısıyla ne kadar yorgun olursanız olun, kaygının uyandırıcı etkisi ile yataktan kalkıveriyorsunuz.

4. Her durumda kafanızdaki muhtemel en kötü senaryonun gerçekleşmesi mümkün.

Anın olduğu gibi tadını çıkarmaktansa, kafanızda iyi bir anın sonunda herşeyin kötüye gideceği ihtimalini kuruyorsunuz. Örneğin biriyle ilk buluşmanız, ve daha buluşmadan neler ters gidebilir diye düşünmekten paralize oluyorsunuz.

Başka bir örnek ise; hasta olunca, semptomlarınızın olabilecek en kötü hastalığa işaret ettiğini düşünüyorsunuz. Sanki, bir türlü iyileşemeyeceksiniz ve sonunda Hakk’ın rahmetine kavuşacaksınız… Ancak hastalığınızdan ziyade kaygınız daha kemirgen ve acımasız olabilir.

5. Aklınızda konuşmaları durmadan çevirip duruyorsunuz.

Biriyle ne kadar iyi sohbet etmiş olsanızda, zihninizde, o kişiye yanlış bir şey söylemiş olmak korkusuyla, çevirip duruyorsunuz. Ayrıca, o kişiye yanlış bir şey söylemiş olup bir de üstüne o kişiyle bir çatışmaya girme fikri de sizi iyice kaygıya sokuyor.

Böyle bir durumda kaygınızın iç sesiniz olduğunu kendinize hatırlatmanız önemli. Ayrıca, karşınızdaki kişinin sizinle konuştuğu bir şeyi kafasına takmış olsa bile, onunla bu konuyu konuşmanın dünyanın sonunu getirmeyeceğini unutmayın.

6. Birisi sizin kaygınızı farkettiğinde ve bunun kendisini düşündürdüğünü belirttiğinde, daha da kaygılanıyorsunuz.

Kaygımın Üstesinden Nasıl Gelirim?

Birisi size nasıl hissetiğinizi sorduğunda, ve iyi olmadığınızı farkettiğinde, daha da kaygılanıyorsunuz. Belki içten içe şöyle bir düşünce sarmalına giriyorsunuz: “Kaygım sadece kendim değil, başkaları tarafından da farkedilir hale geldi, dolayısıyla oldukça çok olmalı.” Bunu farketmek sizi kendinize dair daha da kötü hissettiriyor. Hatta belki karşınızdaki insana durumunuzu anladığı için minnet duymuyorsunuz, ondan uzaklaşıyorsunuz.

7. Geleceği düşününce içinizde bir ciddi bir çöküş yaşıyorsunuz.

Gelecekten Kaygılanıyorum

Birçok kişi geleceğe dair planlar yapmaktan hoşlanır, ancak sizin geleceğinize bakış açınız kendinizi tehdit altında ve kızgın hissettiriyor.

Büyük ihtimalle şimdi’yi ne kadar zor deneyimlediğinizin farkında olmak, size geleceğin daha da büyük zorluklar çıkaracağı hissini veriyor. Bundan dolayı gelecek fikrinden kaçınıyorsunuz ve gelecekten kaçmak istiyorsunuz.

8. Başarınızı sürekli kendi yaşıtlarınızla ve dönemdaşlarınızınkiyle karşılaştırıyorsunuz.

Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmak istemeseniz de, sosyal medya araçlarından, (instagram, Facebook, LinkedIn) kendi yaşıtlarınızın başarılarına bakıp kendinizi aşağı çektiğinizi farkediyorsunuz.

Belki de sizi asıl kaygılandıran başkalarının başarmış olması değil, ancak sizin hayatta onlar kadar başarılı olup olamayacağınız sorusu.

9. Küçük bir hata için bile kendinizi çok hırpalıyorsunuz ve affedemiyorsunuz.

Özellikle işte ve özel hayatınızda yaptığınız hatalar sizi neredeyse bir panik atağa sürüklüyor, çünkü bir yanınız, yaptığınız işin ve ilişkinize verdiğiniz emeğin “kusursuz” olması gerektiği inancında.

Siz bir iş için ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ve iyi olması için çalışırsanız çalışın, işler ters gidebilir. Ancak, kaygınız tabii ki bunu bilmiyor. Bir hata yaptığınızda kaygı girdabına kapıldığınızda biraz kendinizle kalıp, duygularınızın sizi ele geçirdiğini düşünün.

10. Bazen yatağınızdan çıkmaktan zorlanıyorsunuz… Hatta gün içinde, yorganlarınıza kaçmak istiyorsunuz.

Çok Kaygılıyım, Ne Yapmalıyım?

Kaygı, kişinin zihinsel ve fiziksel enerjisini emen bir durumdur. Bu yüzdendir ki, yataktan bazen zor kalkabilir, hatta stresli bir anınızda veya gün sonunda yatağınıza kaçmak isteyebilirsiniz.

Uzm. Klnk. Psk. Ayşe Canan Altındaş

Kaynak: Curious Mind Magazine

Facebook Yorumları
Paylaş

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial