Duygusal zeka kavramı; ilk ortaya çıktığı zaman, ortalama IQ’ya sahip insanların yüksek IQ’ya sahip insanlara göre neden daha başarılı olduklarını bize açıklamıştı. Bu olağandışılık IQ’nun başarının temeli olduğu konusundaki inancı da sarsmıştır.
Duygusal zekası yüksek insanların özellikleri konusunda yapılan araştırmalar, bu kişilerin iş hayatında başarılı olduğunu göstermiştir. Başarılı insanların %90’ınında duygusal zekanın yüksek olması bu bağlantıyı bize açıklıyor.
Duygusal zeka bizler için çok da somut olmayan bir kavram. Davranışlarımızı nasıl yönettiğimizi, sosyal zorluklarla nasıl başa çıktığımızı ve olumlu sonuçlara ulaşmak için ne tarz kararlar verdiğimizi duygusal zeka (EQ) belirliyor.
EQ oldukça önemli olmasına rağmen, ölçümü ve geliştirilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda işler zorlaşıyor. EQ’yu ölçmek için bilimsel olarak kanıtlanmış testler var, ancak bunlar çok pahalı. Peki EQ’su yüksek olan insanların özellikleri nelerdir?
Bütün insanlar duyguları deneyimlerler, ancak çok azının onları olduğu gibi tanımlama yeteneği vardır. Yapılan bir araştırma insanların sadece %36’sının bunu yapabildiğini ortaya koyuyor ve bu büyük bir problem, çünkü duyguları tanımlayamamak çoğunlukla yanlış anlaşılmaya, mantıklı olmayan kararlara ve kişiye zarar veren durumlara yol açıyor.
Yüksek duygusal zekalı insanlar genelde duygularını tanıma konusunda çok iyidirler, çünkü onları anlayabilirler ve geniş bir sözcük dağarcığı ile onları tanımlayabilirler. Çoğu insan kendini sadece “kötü” hissettiğini söyleyerek tanımlarken, yüksek duygusal zekalı insanlar kendilerini öfkeli, sinirli, haksızlığa uğramış ya da endişeli olarak karşı tarafa aktarabilirler. Sözcük seçiminde spesifik oldukça, duygularınızı anlama, nedenlerini bulma ve neler yapabileceğiniz konusunda daha iyi sezgilerimiz olmaktadır.
İçe dönük ya da dışa dönük olmanız fark etmeksizin, duygusal zekası yüksek olan insanlar etrafındaki herkes konusunda meraklıdırlar. Bu merak empatinin bir ürünüdür ve empati de yüksek EQ’lu insanların en önemli özelliklerinden biridir.
Duygusal zekalı insanlar uyum sağlam konusunda esnektirler. Değişim konusundaki korkunun harekete geçmeyi önleyici, başarı ve mutluluk içinse bir tehdit olduğunu bilirler. Onlar değişimi ararlar ve bu değişimler için bir plan oluştururlar.
Duygusal zekaya sahip insanlar yalnızca duyguları anlamazlar, ne konuda iyi olduklarını ve ne konuda kötü olduklarını bilirler. İplerin kimin elinde olduğunu ve başarı için nasıl bir çevrede olması gerektiklerini bilirler. Yüksek bir EQ (duygusal zeka)ya sahip olmak, güçlü taraflarını bilmek ve onları kendi avantajın için kullanmak demek olduğu kadar, zayıflıklarını da tanıyarak kişinin kendisini başarı yolunda nasıl etkilediğini bilmek anlamına gelir.
Duygusal zeka; sosyal farkındalık yani diğer insanları tanıma, onların hakkında bir şeyler bilme ve onların ne yapacaklarını anlama ile yakından alakalıdır. Zaman içinde, bu yetenek sizi iyi bir karakter analisti yapar. İnsanlar sizin için artık gizemli değildir. Onların karakterlerini, değerlerini ve hatta madalyonun öteki yüzündeki insanı bile görebilirsiniz.
Duygusal zekası yüksek olan insanlar aynı zamanda kendine güvenen ve açık fikirli insanlardır. Kendi kendilerine eğlenebilirler ve insanların onlarla ilgili şakalarına gülebilirler, çünkü kendi zayıflıklarına ve olumsuz yönlerine aşikar oldukları için, bunları espri konusu yapabilirler.
Duygusal zekalı insanlar kendilerini kontrol etmeyi bilirler. Dürtüsel davranmaktan kaçınırlar ve anında istedikleri olsun istemezler*. Kaliforniya Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre, hayır deme konusunda zorlanan insanların daha fazla stres, tükenme ve hatta depresyona maruz kaldıkları bulundu. “Hayır.” kullanmaktan korkmamanız gereken güçlü bir sözcük. Hayır demeye gelindiği zaman, duygusal zekası yüksek olan insanlar “yapabileceğimi düşünmüyorum” ya da “ emin değilim” gibi sözcük kalıplarını kullanmaktan kaçınırlar. Hayır demek sizin kendinizi adadığınız şeyleri tamamlamanız için bir fırsattır.
Duygusal zekası yüksek olan insanlar kendilerini hatalardan uzak tutarlar, fakat onları da unutmazlar. Hataları güvenli bir uzaklıkta tutarak, başarılı bir gelecek için uyum sağlarlar. Bu biraz da hatalarınızı hatırlamak ve onlara takılı kalmak arasındaki ince çizgide dikkatlice yürümek gibidir. Hatalarınıza çok fazla takılı kalırsanız, kaygı ve utanç yaşarsınız; fakat onları unutmak da yine bu hataları tekrarlamanıza yol açar. Hatalarınızı sizi güçlü kılan şeylere dönüştürmek için anahtar nokta onlara takılı kalmak ve unutmak arasındaki dengedir.
Birisi size karşılığında hiçbir şey beklemeden bir iyilik yaptığı zaman, bu sizin üzerinizde güçlü bir etki yaratır. Duygusal zekası yüksek olan insanlar bağları güçlü olan ilişkiler kurarlar, çünkü onlar başkalarının onlara ne katkı sağlayacağını düşünmeden iyilik yapabilen insanlardır.
Zorlu insanlarla uğraşmak yorucu ve beyhude bir çabadır, fakat yüksek-EQ’lu insanlar bu tarz insanlarla etkileşimlerini kontrol edebilirler. Böyle bir insanla yüzleşmeleri gerektiğinde duruma mantıklı yaklaşırlar. Duygularının farkındadırlar, ve öfke ya da hayal kırıklıklarının karışıklık yaratmasına izin vermezler. Zor insanların dayandıkları noktaların farkındadırlar ve çözüm bulup ortak bir noktada bu insanlarla uzlaşabilirler.
Duygusal zekası yüksek olan insanlar mükemmeli hedef olarak koymazlar çünkü böyle bir şeyin olmadığını bilirler. İnsanlık, doğası gereği hata yapar. Mükemmellik sizin için asıl amaç olduğu zaman, sürekli sizi yaptığınız işi bırakmaya zorlayacak ya da sizi aşağıya çekecek bir hata bulacaksınızdır. Yaptığınız hatalar konusunda ve onlar yerine ne yapacağınız konusunda zaman harcamayı bırakıp, farklı davranın ve gelecekte neleri değiştirebileceğinizi, neleri başardığınızı ve neler yapacağınızı düşünün.
Minnettar olduğunuz şeyleri düşünmek stresinizi azaltan etmenlerden biridir. Kaliforniya Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmada, minnettarlık duyan ve duyulan insanların duygu durumlarının, enerjilerinin ve fiziksel hallerinin geliştiği görülmüş. Düşük kortizol düzeyinin bunda etkili olduğu düşünülüyor.
Kafein içeriği yüksek olan içecekleri aşırı oranlarda tüketmek ‘kaç ve savaş’ mekanizmasının nedeni olan adrenalin hormonunun salgılanmasına yol açar. Kaç ve savaş mekanizması sizi mantıklı düşünmekten uzaklaştırır. Bir ayı size saldırırken bu mekanizma baya faydalıdır, ancak e-maillerinize cevap verirken değil. Kafein bedeninize ve vücudunuza aşırı stres yüklüyorsa, duygularınız davranışlarınızdan hızlı hareket etmeye başlar. Duygusal zekası yüksek olan insanlar kafeinin bir baş belası olduğunu bilirler ve onu aşırı tüketmemeye çalışırlar.
Stresle baş etmenizi sağlaması konusunda ve duygusal zekanızı artırması konusunda uykunun önemi ne kadar anlatılsa azdır. Uyurken beyniniz yeniden şarj olur, o günkü anılarınız saklanır ya da silinir (bu da rüyalara neden olur), bu yüzden uyandığınızda daha sakin ve boş bir beyinle uyanırsınız. Duygusal zekası yüksek olan insanlar uykularını alamadıkları zaman, kendilerini kontrol etmenin azalacağını, dikkat ve hafızalarının zayıflayacağının farkındadırlar, bu yüzden uyku onlar için önceliklidir.
Negatif düşüncelerinize dalıp gittikçe, onlara daha fazla güç vermiş oluyorsunuz. Çoğu olumsuz düşüncemiz sadece düşüncedir, gerçekler değildir. Bir şeyin her zaman olduğunu ya da hiçbir zaman olmadığını hissettiğiniz zaman, bu sadece beyninizin bir tehlikeyi algılama yöntemidir. Duygusal zekalı insanlar düşüncelerini gerçeklerden ayırabilirler ve böylece negatif düşüncelerin kısır döngüsünden kurtulurlar, pozitif ve yeni sonuçlara bakarlar.
*Çeviren notu: Burada “delaying gratification” kavramı kullanılmış. Bu kavram genelde marshmallow deneyi ile bilinir. Deneyde araştırmacı denek olan çocuğun önüne bir tane şekerleme koyar ve odadan çıkar, çıkmadan önce çocuğa 5 dakika sonra geleceğini ve bu şekerlemeyi yememiş olursa bir tane daha vereceğini söyler. Deneyin sonucuna göre ikinci şekerlemeyi bekleyen çocukların ileride daha başarılı olacağı belirtilir.
Çeviren ve Derleyen: Mert Kobaş