En Temel 10 Duygusal Regülasyon Becerisi

Paylaş

 

Annemizin karnından çıktığımız, ve gözlerimizi bu dünyaya açtığımız andan itibaren, duygusal regülasyonu öğrenmeye başlarız. Çünkü dış dünya, yeni dünyaya gelmiş bir bebek için zordur ve anlaşılmazdır. Anne karnının koruyucu ortamından dış dünyaya gözlerini açan bebeğin ilk tepkisi, ağlamaktır. Bu yüzden bebek hemen annenin kollarına verilir ve göğsüne yaslanacak şekilde tutunur ki, bebeğin alışık olduğu annenin kalp atışı ve sıcaklığı onu rahatlatsın. Peki bebeklikten yetişkinliğe duygusal regülasyon nasıl gelişir? Artık her stres olduğumuz an annemizin sıcak kollarına giremeyiz, veya onun kalp atışını dinleyemeyiz. Öyleyse yetişkinlikte duygusal regülasyonu nasıl sağlarız? Aşağıdaki 10 soru halindeki maddeye ”Evet.” ”Hayır.” şeklinde cevap vererek, kendinizi daha iyi tanıyabilirsiniz.

1. Duygularınızı tanıyor musunuz?

Örneğin, birine imrenmekle onu kıskanmak arasındaki fark nedir biliyor musunuz? Kendinizle bir oyun oynayın. Bir gün, günün
belli saatlerinde o an nasıl hissediyorsanız anında bir deftere hiç düşünmeden kaydedin. Ve hiç çekinmeyin. Belki o an bir toplantıda çok sıkılmış vaziyettesiniz. Veya birinin özlemini duyuyorsunuz. Hemen defterinize nasıl hissettiğinizi saatiyle not alın. Gün içinde bunu en az 10 defa yapın. Zamanla hem duygularınıza karşı daha çok farkındalık kazanacaksınız, hem de duygularınızı daha iyi tanıyacaksınız (Örneğin, Utanç vs. mahcubiyet ; imrenme vs. kıskanma; streslilik vs. sinirlilik).

Duygu Kontrolü2. Başkaları ne hissediyor, anlayabiliyor musunuz?

Arkadaşınız buluşmaya geç kaldığınız için keyfi kaçık olduğu halde hiçbir şey olmamış gibi mi davranıyor; yoksa hakikaten geç kalmış olmanızı umursamıyor mu? Eğer karşınızdaki kişinin tam olarak ne hissettiğini anlayabilirseniz, siz de tepkilerinizi ona göre ayarlar ve ilişkinizden daha verimli sonuçlar alırsınız. Bazen siz karşınızdakinin ne hissettiğinden emin değilseniz, ve durum elverirse, kişiye ne hissettiğini doğrudan da sorabilirsiniz. Böylece zamanla o kişinin mimiklerinden, davranışlarından ve ses tonundan ne hissettiğini daha iyi anlarsınız.

3. Kaygılı olsanız bile hedeflediğiniz bir yolda ilerleyebiliyor musunuz?

Eğer kaygınızı kontrol altında tutabiliyorsunuz, yeni şeyler denemeye daha açık olursunuz. Ayrıca denediğiniz bir şey de başarısız olsanız bile, tekrar deneme ihtimaliniz daha yüksek olur. Ve projelerinizin peşini başarılı olmadan bırakmazsınız. Eğer çabuk pes ediyorsanız bilin ki öncelikle proje değil, kendi üstünüzde çalışmalısınız.

4. Sinir bozucu durumlarda kendinizi ifade edebiliyor musunuz?

Örneğin, telefonda size istemediğiniz bir şeyi satmaya çalışan birine ”Hayır.” cevabını verebiliyor musunuz? Yoksa, bu tip durumlardan tamamen kaçıyor musunuz? Veya, yakınınızda birisi size haketmediğinizi düşündüğünüz bir biçimde davrandı, kendisiyle bu durumu sakince konuşabiliyor musunuz? Yoksa kızgın duygularınızı içinizde biriktirip bir gün geçeceğini mi umuyorsunuz? Bu tarz zor durumlarda bile kendinizi sakince ve o kişiye doğrudan ifade edebiliyorsanız, duygusal olgunluğunuz gelişmiş demektir.

5. Samimi konuşmalar yapabiliyor musunuz?

Örneğin, sevgiliniz sizinle son günlerde yaşadığı bir problemi konuşmak istedi. Kendisini baştan mı savmaya çalışırsınız, yoksa oturup yüzyüze ve dürüstçe bir konuşma mı yaparsınız? Ya da konuşmayı kabul edip, onunla aynı fikirde olmadığınız için hiç konuşmadan ve tepki vermeden öylece oturur musunuz? Baştan savma, ve tepkisizlik olgunlaşmamış defans mekanizmalarıdır. Karşınızdaki kişiyi dinleyip, onunla aynı fikirde olmasanız bile olayı kendi tarafınızdan açıklamak, özellikle ikili ilişkilerde her zaman sizin yararınıza olacaktır.

irade-kontrolu-blog6. Birisi sizin üstünüze gittiğinde sükunetinizi koruyabiliyor musunuz?

Örneğin, çalıştığınız şirket çok zorlu bir dönemden geçiyor ve herkesin üzerindeki iş yükü ve stres arttı. Üssünüz size gelip daha çok çalışmanız ve verimli sonuçlar almanız gerektiğini tekrarlayıp duruyor. Onun söyledikleri karşısında sükunetinizi kaybediyor, strese giriyor ve tepkisel mi oluyorsunuz? Yoksa sakince söylediklerini dinleyip, işinize devam ediyor musunuz? Baskı karşısında dirençli durabilme, gelişmiş bir ego kapasitenizin olduğunun göstergesidir.

7. Kendi kendinizi sakinleştirebiliyor musunuz?

Örneğin, geri dönüşü olmayan bir hata yaptınız. Bu sizin için de geri dönüşü olmayan duygusal bir girdaba girmenize mi sebep olur? Yoksa ilk sinir bozukluğunu yaşadıktan sonra kendinizi sakinleştirmek için yapmayı sevdiğiniz birşeye mi yönelirsiniz? Zor anlarda duygularımızla kendi kendimize nasıl baş ettiğimiz, çocukluktan itibaren öğrenilen bir ego kapasitesidir.

8. Başkalarını sakinleştirebiliyor musunuz?

Birisi stresli veya üzgün haldeyken, o kişiyi sakinleştirebilme kapasiteniz olduğuna inanıyor musunuz? İnsanlar zor anlarında sizi arayıp yardımınızı veya onları zora sokan konu hakkında görüşlerinizi istiyorlar mı? Yoksa, sizin ”Ne yapsam nafile. Ben kendimi sakinleştiremiyorum zaten.” tarzı bir tutumunuz mu var?

9. Sabırlı mısınız?

Duygusal regülasyon ile sabrın ne alakası var diyebilirsiniz. Ancak kişinin birşeyi isterken sakin bir biçimde bekleyebilmesi ve o şeye karşı duyduğu isteğin getirdiği endişeyi başka birşeye yönelerek dikkatini dağıtabilmesi, çocuklukta bile duygusal regülasyon ve irade kontrolünü belirleyen bir kıstas. Bu konu hakkında detaylı bilgi için yabancı kaynak: Walter Mischel Marshmellow Experiment.

10. Pozitif duygularınızı da yaşamınıza katıyor musunuz?

İlginç Hobiler
Rosie Greer ve örgüyle yaptığı bir çalışması

Size cidden mutluluk veren şeylerin farkında mısınız? Yoksa ”Beni neyin mutlu ettiğini bilmiyorum.” cümlesini kendinize sık sık söylüyor musunuz? Eğer bunu diyorsanız, öncelikle arkadaşlarınızın, ailenizin, medyanın veya başka kaynakların size dayatmadığı ama size mutluluk veren aktiviteleri bulmanız, ve bunları günlük yaşamınıza dahil etmeniz gerek. Bu aktivite sizin hiç tahmin etmediğiniz bir şey de olabilir. Bir örnek vermek gerekirse, 1960’ların ünlü Amerikan Futbol oyuncusu Rosie Greer, örgü örmenin hayatta onu en çok rahatlatan hobi olduğunu söylemişti . Hatta önemli maçlardan önce ve sonra kafasını dinlendirmek için örgü ördüğünü hiç çekinmeden röportajlarında belirtmişti. Yan resimdeki izbandut gibi adamın örgü örmekten bu kadar mutluluk duyacağını ve bunu düzenli olarak yapacağını kim tahmin edebilir ki?

Umarım ki, duygusal regülasyona bu yazıdan sonra günlük yaşamınızda daha çok önem verirsiniz.

Herkese daha dingin ve dengeli ruhlar dilerim,

Ayşe Canan Altındaş

Facebook Yorumları
Paylaş

3 YorumOn En Temel 10 Duygusal Regülasyon Becerisi

  • merhaba canan hanım psikoloji kitapları okumayı düşünüyorum..Bana önere bileceğiniz herhangi bir kitap varmı

    • Merhaba Yasin,

      Daha önce buna benzer bir soru gelmişti. Şu kitap önerilerini yapmıştım:

      “Psikolojiyle ilgili kitaplar okumak istiyorsan Dr. Irvin Yalom’un tüm kitaplarını öneririm. Kendisinin hem romanları hem de terapi ile ilgili bilgilendirici kitapları var. Önerebileceğim bir başka yabancı yazar ise Oliver Sacks. Onun da kognitif psikoloji ve nörobilim üzerine kitapları çok ilginç. Son olarak da güzel bir yaz okuması olarak Daniel Goleman’ın Emotional Intelligence (Duygusal Zeka) kitabını sana öneririm.”

      Başka sorun olursa, lütfen sormaktan çekinme.

      Sevgiler,

      Ayşe Canan Altındaş

  • Merhaba Canan Hanım

    Bu sorulara verdiğim cevaplara göre duygularımla baş edemediğimi, duygusal olgunluğumun neredeyse hiç olmadığını, ego kapasitemin hiç gelişmediğini gördüm.. neredeyse 40 yaşındayım. bu saatten sonra yapabileceğim bir şey var mı?

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial