Kafeinin Fizyolojik ve Psikolojik Etkileri

Paylaş
Kahvenin Psikolojik Etkileri
Sabahları filtre kahvemiz, öğlen yemekten sonra Starbucks kahvemiz, akşamları da Türk kahvemiz bize eşlik ediyor.

 

Sabah kahvemiz, akşam Türk kahvemiz, öğlen yemekten sonra Starbucks kahvemiz… Özellikle çalışan insanlar için kahve bir vazgeçilmez. Ancak bu sıklıkla tükettiğimiz içeceğin içeriğini ve psikolojik etkilerini bilmiyorsak bilinçsiz bir şekilde bu kadar sık tüketmek ne kadar sağlıklı? Kuzey Amerika’da yetişkinlerin yaklaşık %80’i düzenli kafein tüketicisi (kahve dışında birçok diğer gazlı içecek de kafein barındırıyor.) Kahvenin içindeki öz kimyasal olan kafein, bugün yasak birçok uyuşturucuyla neredeyse aynı oranlarda bağımlılık yapma potansiyeline sahip. Hatta bazı yasa düzenleyecileri, toplumu sorgulamaya teşvik etmek amacıyla soruyorlar: Kafein gibi düzenli ve sık kullanımı psikolojik ve fizyolojik hasarlara yol açabilen, ve oldukça bağımlılık yapmaya yatkın bir kimyasalın tedariği ve satışı üzerine hiç bir yasal uygulama yokken, diğer uyuşturucuların satışı ve tedariği üzerine neden bu kadar sert yasal uygulamalar var? Tabii ki bu soruya herkesin farklı tepkileri olacaktır, ancak yurtdışında bunlar poliçeciler tarafından düşünülen ve tartışılan konular.

Kahvenin Tarihçesi

Kahvenin Psikolojik Etkileri
Kahve tohumları kırmızı kabukludur.

Hikayeye göre, ilk kahve tabii ki şansa bağlı olarak keşfedildi. Kaldi isimli bir keçi çobanı bir gün keçilerinin bir ağacın üzerindeki küçük kırmızı tohumları yediği zaman ne kadar enerjik olduklarını farkeder ve ne olduklarını keşfetmek için bir de kendisi dener. Kendisi de bir enerji patlaması yaşayınca bunun sebebini öğrenmek için tohumlardan biraz toplayıp yaşadığı yerin Müslüman din adamına gider. Din adamı bu tohumların etkisinden korkar ve onları altı ateşte, su dolu bir tasın içine atar. Sıcak tasın içinde tohumlar kabuklarından ayrılır, küçülür, ve suyun içinde çözünür. Böylece tarihin ilk kahvesi ortaya çıkmış olur.

Kahvenin Coğrafyası

Kahve tohumları, Coffea ağaççığının iki türünden elde ediliyor: Coffea canephora ve Coffea arabica. Bu ağaççıklar yaklaşık bir buçuk metreyi birazcık geçecek kadar uzuyorlar, ve parlak koyu yeşil yaprakları oluyor. Bu koyu yeşil yapraklar zamanla sarıya, sarıdan kırmızıya, ve sonunda siyaha dönüşüyor. Kahve ağaççıklarının ana coğrafyası Etiyopya, Sudan, Kenya ve Afrika çölünün güney kısımları. Bugün ise Brezilya, Vietnam, Endonezya ve Colombiya kahve üretiminde 1 numaralı ülkeler.

Kahvenin Kimyası

Kafein, kahve tohumcuklarını doğal olarak böceklerden koruyan bir kimyasal aslında. Ama bizim vücudumuza girdiğinde enerji veren bir kimyasala dönüşüyor. Yani kafein bir stimulant.

Kafeinin Psikolojik Etkileri
Kafein adenosin reseptörlerine bağlanarak, adenosinin aktive olmasını engelliyor.

Peki kafein vücudumuza girdiğinde nasıl bize enerji veriyor?

Vücudumuzda adenosin adlı kimyasal çok yüksek seviyelerde var. Adenosin’in iki rolü var:

1. Bir riboz şekerine tutunduğunda, DNA‘mızın bel kemiklerinden birini oluşuturuyor.

2. Adenosin aynı zamanda uyanıklığı engelleyen bir sinir taşıyıcısı olarak çalışıyor ve uyku halini tetikliyor. Adenosin seviyesi gün içinde yükseliyor. Bu da uyandıktan sonra uyanıklığımızın azalmasını açıklıyor.

Kafein ilginç bir kimyasal çünkü hem suda hem de yağda çözünebiliyor. Böylece kan-beyin bariyerini kolayca aşıp, sinir sistemimize girebiliyor. Kafein ve adenosinin kimyasal yapıları benzer olduğundan, kafein adenosine onu aktive etmeden bağlanabiliyor. Böylece kafein adenosinin uyanıklığı engelleme etkisine karşı koyuyor ve biz de böylece kahve içince daha uyanık hissediyoruz.

Kahvenin Psikolojik Etkileri

Kafein’in yarı ömrü yaklaşık olarak 5-8 saat arası. Yani kahve içtikten yaklaşık 6 saat sonra kahvenin içindeki kafeinin yarısını metabolizma öğütmüş oluyor. İçtikten 10 saat sonra, kahvedeki kafein miktarının çeyreğinden fazlası hala sistemimizde oluyor. Gün içinde çok kahve tüketirsek, kafeinin bir miktarı uyku saatlerinde hala bünyemizde oluyor, ve uykusuz bir gece bizi bekliyor olabiliyor.

Kafeinin Psikolojik Etkileri
”Kahve için ve aptalca şeyleri daha çok enerjiyle daha hızlı yapın!”

Ayrıca kafein bağımlılığını edinmek zor değil. Bloklanan adenosin reseptörlerine karşılık, vücut daha fazla adenosin üretiyor. Ve sonunda uyku getiren adenosin reseptörlerini bloklamak için daha çok kahveye ihtiyaç duyuyoruz.

Kafeinin bünyemize etkileri:

  • Yüksek kan basıncı
  • Daha hızlı kalp atışı ve nefes alma/verme
  • Daha hızlı yağ yakımı
  • Midede daha fazla asit
  • Daha fazla idrar üretimi
  • Yüksek seviyelerde, titreme, sinirlilik, ajitasyon, kulaklarda çınlama ve adrenalin üretimi

Kafein çekilmesinin (withdrawal) etkileri:

Başağrısı, yorgunluk, konsantrasyon azalımı, mide ve eklemlerde ağrı.

Kafeinin vücudumuza etkileri çok da hoş duyulmuyor değil mi? Bir de farelerle yapılan bir araştırma gösteriyor ki, kafein ve amfetamin gibi stimulantlar kendiliğinden ödüller için daha çok çalışan fareleri daha tembel yapıyor. Daha tembel fareler ise kafeinden pozitif olarak etkilenip daha çok çalışıyorlar.

Sonuçları yorumlayan araştırmacı sonucun insanlara uygulandığında, bazı insanların daha verimli çalışmak için kafeinin stimulant etkisine ihtiyaç duyabileceğini, doğal olarak daha çalışmaya motive insanların ise kahvenin etkisiyle daha ajite ve sinirli hale gelip konsantrasyonunu kaybedebileceğini söylüyor.

Elinize kupanızı almadan önce tekrar düşünün, siz hangi gruptasınız? Gerçekten de double espresso macchiatoya o kadar ihtiyacınız var mı?

Facebook Yorumları
Paylaş

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial