Dünya’dan Psikanalist Ofisi Örnekleri

Paylaş

Biz divanı anneanne ve babaanelerimizin evlerinden biliriz. Çoğu divanın üstünde bir de onun renkli bir örtüsü vardır ki, o da bize geleneği ve eskiyi hatırlatır. İlginç olan ise, tarihin ilk psikanalisti Sigmund Freud da seanslarını, hastalarını aynı bizim büyüklerimizin evinde gördüğümüz gibi bir örtüyle kaplı divanda yatırıp yapardı. Freud’un trendlerini belirlediği psikanalizi bugün kimin yaptığı kadar, psikanalistin nasıl bir odada yaptığı da önemli. Psikanalitik bakış açısına göre, psikanalize gelen danışan, sadece terapistine değil, seansın yapıldığı odaya da zamanla bir takım hisler duymaya, ve orayla bağlantılar kurmaya başlar. Bunun psikanaliz terminolojisinde bir adı vardır: aktarım ilişkisi. Dolayısıyla, psikanalist kadar seans odası da danışanın iyileşmesine, kendi hikayesini işlemesine katkıda bulunan bir alan haline gelir.

Kendisi aynı zamanda bir psikanalist olan fotoğrafçı Mark Herald, Dünya’daki psikanalistlerin ofislerinin fotoğraflarını çekerek, ilginç bir seriye imza atıyor. Mark Herald, bu projeye başlarken amacının Dünya’da ne kadar farklı psikanalist tarzı olduğunu göstermek istediğini belirtmiş. Hatta ekliyor: “Tüm psikanalistler Park Avenue’de ofisi olan, sakallı, Avrupai aksanı olan yaşlı amcalar değil. Bu önyargıyı kırmak istedim.”

Herald projesi boyunca, birçok psikanalistin Freud’un yolundan şaşmayıp odalarında divan kullandığını gözlemlemiş. Ayrıca çoğu psikanalist odalarındaki boşluğu ve eşyaları bilinçli olarak yerleştirdiklerini belirtmiş. Herald’ın gözlemlerinden oldukça ilginç olanları da var: Jungiyen (Jungian) çalışan psikanalistler odanın anne rahmini andırması için, hiç pencerenin ve boşluğun olmadığı odalarda seans yapmayı tercih ediyorlar . Odada en çok tercih edilen renk beyaz, çünkü analistler kendileri gibi odanın da danışanın hayatında bembeyaz bir sayfa olmasını ve o odaya istediklerini aktarabilmesini istiyorlar. Analistlerin odasındaki bir diğer trend ise çiçekler. Bu da yine analizin babası Freud’un şu sözlerinden esinlenerek oluşmuş bir trend: Çiçeklere bakmak dinlendiricidir. Çünkü onların ne hisleri ne de çıkmazları vardır.

Her analist için çiçekler ve beyaz renk danışanlarının duygusal dünyalarını hareketlendirmek için yeterli değil. Yukarıdaki resimdeki New Yorklu analist duvarlarına Hiroshima’daki patlama anını gösteren 4 fotoğraf koymuş. “Bu resimleri, bu odada danışanlarımın hissettiği patlayıcı hisleri paylaşmanın sorun olmadığını anlatmak için koydum.” diyor kendisi.

Hafiften pişen bir psikoterapist olarak bize hocalarımızın öğrettiği tüyolardan biri ise, oda saatiniz sadece sizin görebileceğiniz, çok da dikkat çekmeyen bir yere koyun, ki danışanınızın zamanla da nasıl bir ilişkisi olduğunu anlayın.

Herkese kendi yolculuklarında onları yargılamadan dinleyen en az bir kişi olması dileğiyle,

Canan Altındaş

Referans:

FastCoDesign

Mark Gerald Photo

Facebook Yorumları
Paylaş

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial