Psikoterapi Teknikleri Nelerdir? Bilimsel 7 Psikoterapi Yaklaşımı

Paylaş

Bir ruh sağlığı uzmanına danışmak veya bir psikoterapi sürecine başlamak isteyen bir kişinin, seçenekleri karşısında kafası oldukça karışabilir. Kendisine “Günümüzde bilimsel bir altyapıya dayanan psikoterapi teknikleri nelerdir?” diye sorabilir. Hele ki, ülkemizde iyi yapılandırılmış bir meslek yasasıyla korunmayan ruh sağlığı alanında, gün geçtikçe açılan okullar, verilen sertifikalar ve çeşitli eğitimler çoğalıyor ve bu alanda çalıştığını belirten “uzman” sayısı artıyor. Bu yazıda biz, belli bir teorik altyapıya dayanan ve farklı gruplarla etkinliği kanıtlanmış 7 Bilimsel Psikoterapi Tekniği’nden bahsediyor olacağız. Bu yazıyı yazmamızın amacı, kendisi, çocuğu veya ailesi için psikolojik danışmanlık almak isteyen kişilerin bilinçli bir seçim yapıyor olması ve seçtiği yönelimde iyi çalışan uzmanları araştırmaya girişmesidir.

Psikoterapi Teknikleri Nelerdir?

1) Davranışsal Psikoterapi

Psikoterapi Teknikleri Nelerdir? Davranışçı Psikoterapi
Davranışçı psikoterapi tekniğinde kullanılan bir yöntem, fobilerin tedavisi için maruz bırakma (exposure) tekniğidir.

Bu yaklaşım psikolojik rahatsızlıkların gelişiminde öğrenmenin rolüne odaklanır. Bu yaklaşımın bir başka özelliği ise, öğrenmenin prensiplerine ve yasalarına dayalı deneysel çalışmalarını göz önünde bulundurmasıdır.

Davranışsal psikoterapinin ana  yaklaşımı edimsel koşullamadır. Thorndike’ın keşfi olan bu yaklaşım ödül ve cezanın öğrenme ve dolayısıyla insan davranışı üzerindeki etkisini ele alır. Davranış istenilen sonuçlara neden oluyorsa, bu davranış ödülle ilişkilendirilir ve bu davranışın tekrar etme olasılığı artar. Ancak davranış istenmeyen sonuçlara neden oluyorsa, bu ceza ile ilişkilendirilir ve davranışın tekrarlanma olasılığı düşer. Öğrenmede ödülün daha etkili olduğu söylenilebilir. İstenilen davranış ödüllendirilerek tekrarlanma olasılığı arttırılırken, ceza sisteminde istenmeyen davranış cezalandırılır ancak istenilen davranış gösterilmez.

Son olarak, Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi, başkalarını gözlemleyerek elde edilen davranış kalıplarını bireyin öğrenmesini ve kendi hayatında uygulamasını ifade eder. Bir davranışın başkaları tarafından yapıldığında olumlu sonuçlar verdiğinin görülmesi diğer bireyin bu davranışı gerçekleştirme olasılığını arttırır.

Psikolojik bozukluklar insanın hayatı boyunca yaşadığı problematik öğrenme deneyimleri sebebiyle gerçekleşebilir. Psikolojik bozukluklar bu yüzden yukarıda bahsedilen öğrenme yollarından birinde yaşanılan sıkıntıya verilen tepkidir.

Davranışsal psikoterapi yaklaşımında, danışanın sıkıntısı, hem önceki koşulları hem de problemin yarattığı sonuçları ele alarak tespit etmek amacıyla davranışsal bir değerlendirmeye dayanır. Böylece, davranışın nedenleri hakkında bir hipotez oluşturulur ve bu hipoteze dayanarak danışana öğrenme psikolojisinin terapötik prosedürlerini uygulamak mümkündür. Ayrıca, öğrenme psikolojisi ele alınırken unutulmamalıdır ki, kişi yalnızca dış uyaranlarla değil aynı zamanda sözlü düşünceler ve imgeler gibi içsel uyaranlarla da şekillenir.

Başka bir deyişle, bağlam sadece çeşitli davranışlar uyandırmakla kalmaz, aynı zamanda çeşitli davranışlar için de bir fırsattır, aynı zamanda bu davranışlar bağlamın kalıplanmasında da rol oynar.

Davranışsal Psikoterapide kullanılan yöntemler:

  • Maruz Kalma (Exposure) Teknikleri: Bu terapötik strateji danışanın kaygısını tetikleyen ve kaçındığı durumlar ile terapi sırasında tekrar tekrar ve uzun süreli bir temas halinde olmasını içerir. Beklenen sonuç kaygısının aşamalı bir şekilde azalmasıdır. Genellikle terapide hiyerarşik bir işleyiş vardır. Başka bir deyişle, endişe uyandıran durumlar aşamalı olarak ilerleyecek, danışanda en çok kaygı uyandıracak durum daha az kaygı uyandırıcak durumlara önceden alışıldığı için kaygı tepkisini hafifletecektir.
  • Sakinleşme (Relaxation) Eğitimi: Her ne kadar birçok rahatlama prosedürü mevcut olsa da, davranışsal psikoterapide en çok kullanılan prosedür Jacobson tarafından geliştirilen “ilerleyici kas rahatlamasıdır” (progressive muscular relaxation). Bu yöntem farklı kas gruplarını germe ve gevşetme için öğrenme egzersizlerinden oluşur. Bu egzersizleri tekrar tekrar uygulamak danışanın stresli durumlarda sakin kalabilmesine yardımcı olacaktır.
  • İtici Teknikler: Bu prosedür, istenmeyen yanıtın olasılığını azaltacak şekilde; uyarıcıların, düşüncelerin veya davranışların itici uyarıcılarla eşleştirilmesini içerir. Bir yöntemi, duyarlılaştırmayı dönüştürmektir. Bu durumda istenmeyen tepkiler hayal gücünde ortaya çıkar ve hayal gücünde önleyici uyaranla eşleştirilir.  
  • Ödül programları: Bu prosedür, belirli davranışların gerçekleşme olasılığını arttırmaya yöneliktir. istenilen davranış belirlendikten sonra ödül tekniğiyle artırılması amaçlanır. Bu prosedür genellikle çocukların sorunlu davranışlarını değiştirmek konusunda önemli bir stratejidir.
  • Modelleme: Bu prosedür, istenilen davranışın öğrenilmesini sağlamak için taklit edilecek bir davranışın sunulmasından ibarettir. Sosyal becerilerin öğrenilmesinde dikkate değer bir unsurdur.
  • Davranışsal deneme: Bu prosedür danışanın öğrenmesi istenilen davranışları, farklı senaryolarla uygulamasından ibarettir.

Psikoterapi Teknikleri Nelerdir?

2) Bilişsel Psikoterapi

Bilişsel-Davranışçı Terapi

Bilişsel psikoloji, bireylerin ne yaptığından çok, ne düşündüğünü ele alır. Bilişsel model kullanılarak disfonksiyonel inançlar ve bozuklukların nedeni olan hatalı bilgi işleme modlarını değiştirmeyi amaçlar. Bu çerçevede gelişim boyunca edinilen belirli öğrenme deneyimlerinin psikolojik değişikliklere karşı kırılganlığının bilişsel şemalar veya inançlar sebebiyle oluştuğu düşünülmektedir. İşlevsel olmayan şemalar ve inançların aktivasyonu, bilgi işlemede bilişsel önyargılara neden olabilir. Aşağıda bu önyargıların bazı örnekleri vardır:

  • İsteğe bağlı çıkarım: Kanıtlar olmadan veya karşı kanıtlar olmasına rağmen istenilen sonucu çıkarımlama prosedürüdür.
  • Aşırı-genelleştirme: Bir veya birkaç izole edilmiş gerçeğe dayanarak genel bir sonuca varmayı ve sonucu hem ilgili durumlara hem de ilgisiz durumlara uygulamayı içerir.
  • Seçici soyutlama: Durumun diğer ve daha alakalı özelliklerini göz ardı ederek belirli bir ayrıntıya odaklanmayı ifade eder.
  • Büyütme ve küçültme: Bir olayın önemini veya büyüklüğünü değerlendirirken yapılan hataları ifade eder.
  • Kişiselleştirme: Bir danışanın dışsal olayları bir temele dayandırmadan kendine bağlama eğilimidir.
  • Absolutist ikilemi: Genel sınıflandırmaları düşünmeden tüm deneyimleri aşırı derecede sınıflandırma eğilimini ifade eder.

Bu bilişsel hatalar ve önyargılar, bir duruma verilen duygusal veya davranışsal tepkideki ilgi düzeyinin analizine çevrilebilir. Yani, davranışsal ve duygular tepkiler değerlendirmelerin direkt sonucudur. İşlevsel olmayan değerlendirmeler ise danışan tarafından uygunluğuna veya geçerliğine bakılmaksınız otomatik olarak bilinç akışına dahil olabilir. Danışan bu olumsuz otomatik düşüncelerin doğru olduğuna inanır.

Bilişsel modelin bir başka önemli yönü ise, psikolojik bozukluğun sunumundaki farklı unsurlar arasındaki ilişkinin bozukluğun sürekliliği kapsamında dikkate alınmasıdır. Bu ilişki süre zarfında bileşenlerinin birbirini farklı şekillerde etkilemesiyle ilerleyebilir. Mesela, kaçınma davranışları sosyal beceriler edinmeyi güçlendirir ve gelişememiş sosyal beceri eksikliği de kaçınma davranışlarını arttırır.

Bilişsel Psikoterapide kullanılan yöntemler:

Bilişsel psikoterapi tekniği, bozukluğun klinik bir değerlendirmesine ve sorunun formülasyonuna dayanır. Klinik formülasyon ise spesifik terapötik prosedürlere yönlendirir. Bilişsel terapide kullanılan ana terapötik stratejiler şunlardır:

  • Bilişsel yeniden yapılandırma: Hasta tarafından iletilen düşünceler ve sorunla ilgili otomatik düşüncelerin analizinden oluşan bir stratejidir. Terapist sorunlu değerlendirmeleri reddetmez, tam tersi düşünceye meydan okuyabilecek kanıtlara odaklanan sorular sorar. Amaç danışanın daha gerçekçi yorumlamalar ve değerlendirmelerde bulunmasında yardımcı olmaktır.
  • Problem çözme eğilimi: Bu strateji stresli durumlarla yüzleşmeyi kolaylaştıran bir kaynak olarak görülebilir. Özel olarak, problem çözmedeki eğitim aşamaları şunlardır:
    • Soruna yönelme
    • Sorunun özeti
    • Muhtemel çözüm önerilerinin üretilmesi
    • Üretilen her çözümün analizi
    • Bir çözümün terapi için tercih edilmesi
    • Çözümün uygulamaya konulması
    • Sonuçların değerlendirilmesi
  • Davranışsal deneyler: Danışan, kaçınma ve aşırı güvenlik gibi sorunlu davranışlara neden olabilecek düşünceleri hakkında tahminlerde bulunur. Terapi boyunca bu düşüncelerde yapılacak değişiklikler ve uygulamalar hakkında planlar yapılır. Bu tahminler ve uygulamalar danışanın sıkıntılı davranışlarını daha çok fark etmesinde yardımcı olabilir.

Bilişsel terapinin en önemli özelliği otomatik olumsuz düşüncelerin temeli olan işlevsiz inanç ve şemaları değiştirerek stresli durumlarla başa çıkmayı kolaylaştırmak ve uzun vadede duygusal ve psikososyal uyumu iyileştirmeyi amaçlamasıdır. Her ne kadar bilişsel ve davranışsal terapi stratejileri farklı varsayımlara dayansa da birbirlerinin tekniklerini kullanarak daha yararlı sonuçlar elde edebilirler. İki farklı yaklaşımdan da yararlanan terapiye ise bilişsel davranışçı terapi denir.

Psikoterapi Teknikleri Nelerdir?

3) Psikanaliz/Psikodinamik Terapi

Psikodinamik Psikoterapi

Psikanaliz, bireyin iç dünyası ve yaşantıları arasında bağlam kurup anlamlandırmada yardımcı olan terapi yöntemlerinden biridir. Bu teknikte kullanılan en önemli yöntemlerden biri ise serbest çağrışımdır. Bu yöntem danışanın aklından geçen her şeyi istediği gibi konuşması prensibine bağlıdır. Psikanalitik ve psikodinamik psikoterapide amaç, danışanın kendi zihnindeki bilinçdışı olgulara ulaşabilmesi ve böylece kendisini daha iyi tanıyarak, psikolojik bir serbestliğe varmasıdır. Psikanaliz, herhangi bir hedefe yönelik çalışmaz. Kişinin kendini daha iyi tanımasına yardımcı olur. Psikodinamik psikoterapi ise, var olan sorunların ve bu sorunlara karşı kullanılan savunma mekanizmalarının bireyde oluşturabileceği sorunları anlamaya ve temellendirmeye yönelik çalışmalar yapar. Psikodinamik psikoterapistler, stres, kaygı, depresyon veya ilişki problemleri üzerine çalışabilir. Bu çalışmalar ile sorunların nasıl çözülebileceği veya kullanılan savunma tekniklerinin nasıl daha yapıcı bir hale getirilebileceği üzerine çalışır. Ayrıca, alışkanlıkların kişilik üzerine etkisine ve neden olabileceği olumsuz sonuçlara bakar. Bunu yaparken kişinin tecrübelerinden veya geçmişinden yararlanabilir. Tedavi sürecinde danışan ve terapist birlikte çalışır. Terapi süresince veya seans sonrasında notlar tutulur ve hastanın gelişimine dair değişiklikler bu notlar üzerinden izlenir.

Psikodinamik psikoterapide kullanılan ögeler:

  • Öneri (Suggestion): Danışan üzerinde belirli bir düşünce, itici güç, ya da davranış yaratmak için uygulanan prosedürdür.
  • Duygusal boşalma (Abreaction): Danışana bilinçli veya bilinçaltı olayları dışa vuruşun etkisiyle oluşan duygusal bir boşalma/rahatlama sağlayan yöntemdir.
  • Danışmanlık (Counseling): Danışana öneriler sunulur. Terapist zorlu durumlarla başa çıkmak için alternatif yöntemler, davranış biçimleri, izlenebilecek yollar sunar.
  • Yüzleştirme (Confrontation): Terapist danışanın dikkatini doğrudan olaylara, anlaşmazlıklara ve alternatif yollara çeker. Bunlar bilinçaltında olan ve danışanın farkında olmadığı şeyler de olabilir, üzerinde yeterince düşünmediği şeyler de. Bu yöntem, danışanın daha öncesinde yeteri kadar ilgi göstermediği konulara daha derinden bakma şansı verir ve danışanı diğer kişilere karşı olan tutum ve davranışları konusunda düşündürmeye sevk eder.
  • Açıklama (Clarification): Terapist bu yöntemle danışanın kendi duygu ve düşüncelerini, davranışlarını, bu davranışlarının diğer kişiler üzerine etkisini daha iyi anlayabilmesi ve farkındalık kazanabilmesi için çalışır. Kısaca, terapist danışanın ona sağladığı bilgileri kendi perspektifinden inceleyerek önemli olan noktaları paylaşır.
  • Yorumlama (Interpretation): Danışanla olan iletişime dayanarak, danışana bilinçdışı zihinsel süreçleri açıklamaya çalışır. Burada temel alınan iletişim, danışanın davranışlarının altında yatan klinik belirtileri ve kişilik bozukluklarını incelemeye yöneliktir.

Freud ve onun gibi birçok psikanalistin de katkılarıyla psikodinamik psikoterapi ve psikanalitik teoriler oldukça gelişmiştir. İnsanın iç dünyasına inmesi oldukça zor bir yolculuktur, bu terapi yöntemindeki amaç içsel özgürlüğe ulaşmaktır.

Psikoterapi Teknikleri Nelerdir?

4) Hümanistik Psikoterapi

Varoluştu Terapi
Varoluşçu terapiler, kişilerin hayatlarının sorumluluğunu ellerine alarak, özgürleşmesini hedef alır.

Normal veya ortalama ruh sağlığına sahip insanlarla uygulanan bir terapidir. Bu yaklaşım kişinin rasyonel seçimler yapabilmesi, bilinç seviyesini yükseltebilmesi, daha iyi iletişim kurabilmesi ve maksimum potansiyele ulaşabilmesi için kendini geliştirmesini amaçlar. Diğer kişilere saygı ve ilgi de ele aldığı önemli konulardandır.

Önemli üç tip hümanistik terapi vardır:

  • Danışan merkezli terapi: terapistlerin danışanın iç dünyasındaki deneyimleri hakkında otoriter yapı olduğu düşüncesini reddeder. Buna karşın, terapistlerin sadece yardımcı oldukları fikrini ortaya atar.
  • Gestalt terapi: Organizmal bütünlüğe dikkat çeker. Varoluşunun farkında olmayı ve sorumluluklarını kabul etmeyi önemli bulur.
  • Varoluşsal psikoterapi: özgür iradeye ve öz-determinasyona odaklanır.

Psikoterapi Teknikleri Nelerdir?

5) Aile Terapisi

Aile Terapisi Nedir?
Married couple at the consultation with a psychologist. Vector illustration

Her ne kadar farklı psikoterapötik yaklaşımlar uygulanabilir olsa da, aile terapisi yaklaşımı  psikopatolojinin vurgulanmasına, işlevsiz aile iletişimi kalıplarına ve sistem ve insan iletişimi teorisine dayanmaktadır. İnsan iletişimi teorisi, iletişimi içeren davranışı tanımlar. Her davranış mesaj değerine sahiptir ve her mesaj değiştirilebilecek bir davranıştır.

Genel sistem teorisi, oluşturduğu elementlerin ayrı bir incelemesiyle bir sistemi anlama imkansızlığını ele almaktadır. Sistemleri anlamak için bireysel öğeler ve onları yöneten temel kuramlar arasındaki ilişkiyi göz önünde bulundurmak gerekir.

Gotlib ve Colby bu terapi yaklaşımının genel prensiplerini şöyle belirtir:

Aile Terapisinin Genel Prensipleri:

1- Aile terapisinin temel amacı, aile iletişiminin düzenindeki problemlerde yer alan bozuk davranışları değiştirmeyi teşvik etmektir.

2- Terapötik yaklaşım ailenin geçmişinden çok şimdisiyle ilgilenmelidir.

3- Aile terapisti, problem çözme yaklaşımını benimsemelidir.

4- Terapist, terapötik süreçte aktif bir katılımcıdır.

5- Terapist, sorunun sürmesine neden olan aile etkileşimi kalıplarını araştırmalıdır.

6- Terapi genellikle kısa sürelidir.

7- Terapist, odağını semptomatik davranışlarla sınırlandırmadan genişletir.

8- Terapi seanslarının vurgusu içerikten ziyade süreçtir.

Aile psikoterapisi yaklaşımında, dört ana mod kendini belli eder, ki bu modlar aynı ilkelere dayansalar da belirli kavramsal yönlere özel vurgu yaparlar ve farklı özelliklere veya varyantlara sahiptirler. Tedavi prosedürleri:

a- stratejik iletişim terapisi

b- stratejik aile terapisi

c- yapısal aile terapisi

d- sistematik aile terapisi

Psikoterapi Teknikleri Nelerdir?

6) Kişilerarası Terapi

Kişilerarası Psikoterapi

Kişilerarası terapi, depresyonlu hastalarla yapılan birkaç kontrollü çalışmada kanıtlanan  ve özel olarak majör depresyon için ortaya çıkan bir tedavi şeklidir. Kurucuları Klerman ve Weissman’dır ve ergen psikolojisinde kullanım için uyarlanmıştır

Kişilerarası terapi, kliniksel olarak alakalı, depresif bozuklukların dört boyutuna odaklanır:

  1. Keder: Bu alanda yapılan terapötik müdahale, danışanın duygusal ifade ve keder oluşumunu kolaylaştırarak ve yeni ilişkiler kurmasını vurgulayarak kaybedilmiş kişiyle ilişkilerini yeniden düzenlemesine yardımcı olmayı amaçlar.
  2. Farklı kapsamlarda (evlilik, aile, sosyal çevre ve iş) kişilerarası çatışmalar: Danışan ve diğer insanlar aynı durum hakkında farklı beklentilere sahiplerse ortaya çıkabilecek çatışma ciddi sıkıntılara neden olabilir. Müdahale, bireylerin bakış açılarının yanlış anlaşılmasının nedenlerinin ayırt edilmesinin yanı sıra, makul olmayan ve geçersiz beklentilerin belirlenmesini de içerir. Bu durumda; iletişimi, problem çözmeyi kolaylaştırmayı amaçlayan eğitimler uygulanabilir.
  3. Rol geçişleri: Bu, bir danışanın yaşamındaki veya koşullarındaki değişimlere ayak uydurması gereken durumları ifade eder. Bu değişikler sosyal çevredeki düzenlemelerden kaynaklanabileceği gibi, bağlanma veya kayıp gibi rahatsız edici yaşamsal olayların ortaya çıkmasıyla da oluşabilir. Terapide yeniliklere adapte olmayı zorlaştıran nedenler belirlenir ve bunlarla yüzleşmenin yolları aranır.
  4. Kişisel ilişkilerdeki açıklıklar: Zayıf sosyal düzenlemelerde görülebilecek aşırı bağımlılık veya düşmanlık gibi yönler ele alınır. Terapötik ilişki çerçevesinde, bu zayıflıklar için uyarlanabilir değişiklikler denenir.

Bu psikolojik tedavide davranışın kişilerarası yönü önceliklidir. Aynı zamanda, depresyonu açıklayabilen problemler odak noktasıdır. Bu tedavi yöntemi, bahsedilen diğer tedavi yöntemlerinden yararlanır ve onların tekniklerini özgün bir şekilde düzenler.

Ortaya depresif bozuklukların tedavisi amaçlı çıkmış kişilerarası tedavi zaman içerisinde bulimia, madde kullanımı, travma gibi diğer psikopatolojilerin özelleklerine de uyum sağlamıştır.

Psikoterapi Teknikleri Nelerdir?

7) Bibliyoterapi

Bibliyoterapi Nedir?
Bibliyoterapi Nedir? Kitapları ilaç niyetine kullanmaktır. 🙂

Okuyarak ile iyi bir ruhsal hale geçiş olarak da bilinen bibliyoterapiyi, Eski Yunan kütüphanelerinin girişindeki şu cümle güzel özetler: “İnsanın Ruhunun İyileştirildiği Yer”. Bu yöntemde amaç, kişinin uyum sorunlarını aşabilmesi, duygusal problemlerini anlaşılabilir kılması, ruh halini iyileştirebilmesidir. Bunun için kullanılan diğer bir tabir ise ‘doğru zamanda, doğru bireyle, doğru kitabı buluşturmak’tır. Bibliyoterapide, kişinin okuyarak başka dünyalara girmesi ve kendi sorunlarını çözebilmesi amaçlanır. Burada üç önemli aşama var diyebiliriz: a) özdeşleşme ve yansıtma, b) yaşanan olayların hatırlanması ile yaşanan rahatlama ve arınma, c) içselleştirme ve bütünleşme. Kişinin kendi duygularını tanımlayabilmesi önemli bir gelişme olarak görülür. Kişisel sorunlarla yüzleşme, danışanın rahatlaması ve tedaviye olumlu yanıt vermesini sağlar. Kendini daha iyi anlayan ve duygusal yönüyle yüzleşen danışan sorunların çözümünü daha kolay ulaşabilmeye başlar.  

Kaynak: Guiasalaud.es

 

Facebook Yorumları
Paylaş

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial