Saç Tipimiz ve Biz: Saçımız Bizim Hakkımızda Dış Dünyaya Ne Diyor?

Paylaş

Bu yazı, The Book of Life’ın Why We Think So Much About Hair isimli orijinal yazısından çevrilmiştir.

Saçlarımızı Neden Bu Kadar Önemsiyoruz?

Söz konusu saçlar olunca çok kişi “Her şey bir yana, saçım bir yana.” der. Çünkü saçımızla nasıl hissettiğimiz arasında doğrudan bir ilişki olduğuna inanırız. Son zamanlarda keyifsiz hissedilen bir gün ‘kötü saç günü’ (bad hair day) olarak adlandırılır oldu. Bu da saçlarımızın ruhsal durumumuzu yansıtabileceğine inandığımızı gösteriyor. Hayatımız boyunca kuaförlerde oldukça fazla miktarda paramızı ve zamanımızı harcadık. Doğru renk, kesim veya hacimde saçlara kavuşabilmek için kuaförlerimizle iyi geçindik. Bazı günler saçlarımız bizimle işbirliği yaptı ve o günlerde çok mutlu olduk. Bazı günler de asansöre biner binmez şekillenmemiş saçlarımızla karşılaştık ve kendimizi dünyanın en bedbaht kişisi ilan ettik.

Peki neden saçlarımız hayatımızda bu kadar önemli bir yer kaplıyor? Çünkü saçlarımız aracılığıyla konuşuyoruz. Evet, yanlış duymadınız kulağa biraz garip geliyor olabilir ama bir yanıyla doğru bir cevap. Çoğumuz saçlarımız yoluyla söylemek istediklerimizi söylediğimize ve kişiliğimize dair özeliklerimizi dünyaya yansıttığımıza inanıyoruz. Söz konusu bu kadar kişisel bir mesele olunca saçlar da o derece önem kazanıyor tabi. Etrafımızdaki kişilere kendi kişiliğimize dair özellikleri yansıtmak bazen bir zorunluluk halini alabilir. Bu nedenle kişiliğimizi yansıtabilmek için takılar, elbise ve ayakkabı gibi eşyalardan yardım alırız. Ama kişiliğimizi doğru bir şekilde dışarı yansıtmanın en doğal yolunun saçlarımız olduğuna inanırız.

Herkesin saçları vasıtasıyla dünyaya söylemek istediği bir şeyler var; ancak biz bazı ortak özellikler yoluyla belirli saç tipleri ve onların ne anlattıklarını burada belirteceğiz. Acaba sizin saç şekliniz hangisine uyuyor ve bunun kişiliğinizle bağlantısı ne? Yorumlarda belirtebilirsiniz. Herkese keyifli okumalar dileriz.

Saç Tipimiz ve Dış Dünyaya Mesajımız

1- Saçlarını sıkıca toplayanlar:

Sıkı Toplanmış Saç Tipi - Emma Watson

Bu saç şeklini tercih eden insanlar dünyaya kendileri hakkında şunu söylüyor: “Oldukça meşgul insanlarız bu nedenle daima planlı olmak zorundayız. Bizi rahatsız etmezseniz seviniriz.”

2- Uzun, dalgalı ya da dağınık saçlılar:

Uzun ve Dalgalı Dağınık Saç Tipi: Lorde

“Modern toplumun gerek iş hayatında gerek sosyal hayatta dayattığı zorlamaları reddediyoruz. Biz ruhsal varlıklarız. Mantığımızla değil kalbimizle karar veririz. İnsanlar bizim gerçek değerimizin ve sahip olduğumuz en önemli şeyin bu maneviyat olduğunu bilsinler.” İşte onlar saçları aracılığıyla kişiliklerini bu şekilde tanımlıyorlar.

3- Saçlarını yandan tarayanlar:

Yana Taranmış Saç Tipi: Kristen Stewart

“Biz saçlarımızı dünyaya bazı özelliklerimizi anlatmak için kullanıyoruz. Bu şekilde diğer insanlara ne kadar dikkatli, sabırlı, mütevazı, hassas ve ayrıca da gerçekçi olduğumuzu gösteriyoruz.”

4- Saçlarını yukarı doğru tarayanlar veya kazıtanlar.


Kısa Saç Tipi - Tilda Swinton

“Bizce insanlar saçlarıyla gereksiz yere uğraşıyor ve bunun için çok zaman kaybediyorlar. Dünyada yapılacak çok daha önemli şeyler var. Bizim ise böyle gereksiz şeylerle uğraşacak vaktimiz yok.”

Saçlarımız Üzerine Diyaloglar

Saçlarımızın son derece incelikli bir dili var. Yani doğru şekilde okumayı bilirsek aslında kendi saçımızın ve başkalarının saçlarının bize bir şeyler anlatabildiğini farkederiz. Ancak, bu konuyla ilgili büyük bir problem var: Çoğu zaman karşımızdakini doğru şekilde okumayı bilmiyoruz. Çünkü ben-merkezli hayatımızda, karşımızdaki kişilere hakettikleri dikkati yeterince vermiyoruz.

Bazen kendimizde ciddi bir değişim yaparız. Elbette o an nasıl hissettiğimiz bu durumda oldukça etkilidir. Kuaföre gidersiniz. Saçımızı boyatır, kestirir, fön çektiririz. Sonra arkadaşımızla ya da sevgilimizle buluşuruz. İçimizde yaptırdığımız değişiklik farkedilecek diye muazzam bir heyecan vardır. Bu saçın bize ne kadar yakıştığına dair güzel iltifatlar duymayı beklersiz. Ve çoğunlukla da beklediğimizle kalıruz. “Bende bir değişiklik fark etmiyor musun?” sorusu “Kilo mu verdin?” ya da “Evet pantolonun çok yakışmış” gibi cevapla yanıtlanır. Oysa yaptırdığımız gölgeyle saçımızın bir ton daha sarı olmasını ne kadar da önemsemiştik. Bize göre böylesi bir değişikliğin fark edilmeme ihtimali yoktu bile. Kendimizi dış dünyaya anlatabilmek bize ne kadar da pahalıya mal oldu. Epeyce bir zaman ve para harcadık. Ve ne yazık ki diğerleri bunu anlamadılar.

Ancak bu noktada unuttuğumuz bir şey var insanlık olarak yalnızlık en temel problemimiz. Yani hangi yolla kendimizi anlatmaya çalışırsak çalışalım insanların bizi anlama kapasitesi sınırlıdır. Karşımızdaki kişinin bizi her yönümüzle anlamasını beklemek nafile bir çabadır. Aynı şekilde biz de karşımızdaki kişiyi sınırlı bir şekilde anlayabiliriz.

Yine de saçlar çoğumuz için hayatta bizler için kritik bir noktada. Hayatımızda önemli bir yer tutuyorlar. Bu nedenle her insanın saç şekliyle kendisine dair bir mesaj verdiğini bilmeli ve asla alay etmemeliyiz. Bütün bu makaslar, maşalar, boyalar, saç şe
killendiricileri hepsi bizim kendimizi daha iyi ifade edebilmemiz için kullandığımız araçlar. Hepimizin tek isteği yaşarken kendimizi biraz daha iyi ifade edebilmek. Yani saçlarımız bizim için dış dünyaya, kıyafetlerimiz, kimliklerimiz ve diğer seçtiklerimiz gibi bir ifade aracı diyebiliriz.

Psk. Eda Erdivanlı

Kaynak: The Book of Life

Facebook Yorumları
Paylaş

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial