Seri Katillerin Psikolojisi – Psikopatlık ve Anti-Sosyal Kişilik

Paylaş

Seri Katillerin Psikolojisi- Sinemanın Ünlü Psikopatları ve James Holmes Üzerinden bir İnceleme

James Holmes, Batman'in Joker'ini mi kendine örnek aldı?
James Holmes, Batman’in Joker’ini mi kendine örnek aldı?

Geçtiğimiz hafta Colorado’da Batman’in sinemada ilk gösteriminde 12 kişiyi öldüren ve 50’den fazla kişiyi yaralayan James Holmes’un aslında profili ilk bakışta oldukça iyi. 24 yaşındaki Holmes, University of Colorado’nun girmesi oldukça zor Sinirbilimleri (Neuroscience) bölümünde doktora öğrencisiydi. Üniversiteyi de 2010 senesinde University of California, Riverside’da onur derecesiyle bitiren Holmes, gayet parlak bir profil çiziyor. Holmes, katliamdan bir süre önce doktora programından kaydını sildirmiş. Departman başkanı bu kararı, ‘garip’ karşılıyor: ¨Bu girmesi oldukça zor bir program, birinin bu programa girdikten sonra kaydını sildirmesi elbette dikkat çekici.¨ Ama Holmes’un parlak okul kaydının dışında insanları asıl merak ettiren, bir insanın böyle bir katliamı neden yapmak isteyeceği. Bu yazıda, oldukça zeki hatta karizmatik katillerin olası psikolojik sorunlarından bahsedeceğim.

 

James Holmes Colorado Batman Katliamı
Duruşma süresince Holmes’un umursamaz tavırları delilik teşhisinin doğru olabileceğini gösteriyor.


Polisin Holmes’un evine girmesi kurulmuş bubi tuzaklarından dolayı saatler aldı. Polis birçok patlayıcının evin farklı yerlerine yerleştirildiğini basına bildirdi. Katliamın girişini bile dramatik bir sis bombasıyla yapan katilin bu katliamı uzun süre planladığı ve kurguladığı detaylardan belli. Yani bu katliam bir adamın anlık bir sinir patlamasıyla meydana gelen bir olay değildi. Belli ki gün, silahlar, kurgu detaylı bir biçimde düşünülmüştü.

Tarih boyunca zeki katiller karşımıza hep çıkıyor: İngiltere’deki Jack the Ripper efsanesi; 80 ve 90’larda Amerika’da terör estiren Harvard Mezunu, Matematik PhD’li Unabomber; sinemanın kurgusal psikopatları Hannibal Lecter, ve Batman’in Joker’i, ve en son karşımıza çıkan ve büyük ihtimalle ciddi psikolojik sorunları olan James Holmes. Bu karakterlerin hepsinin ortak yönü hiçbir pişmanlık veya duygu belirtisi duymadan öldürmeleri ve öldürdükten sonra, hatta sorgulanırkenki ifadesiz, soğukkanlı halleri… Dün ilk duruşması olan Holmes’un umursamaz, hatta boş bakan gözleri medyanın dikkatini çekti. Kırmızı-turuncuya boyanmış saçı ve turuncu tutuklu kıyafetiyle bir çizgi roman karakterini andıran James Holmes, sanki mahkeme salonunda bulunmaktan sıkılmış havası veriyordu.

Gazeteciler ve medya Holmes’un bu katliamı neden gerçekleştirmiş olabilieceğini düşünürken öne sürülen birçok teori var: Holmes’un tam katliamdan önce kız arkadaşından ayrılmış olabileceği; Holmes’un ergenliğinde California’daki yalnız ve izole yaşamı; Holmes’un World of Warcraft ve diğer rol oyunlarına olan ilgisi ve onlardan etkilenmiş olabilieceği… Bunların hepsi Holmes’un kararında etken olabilir ancak daha önemli bir teori ise, Holmes’un Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu’na sahip olma ihtimali. Yani gündelik tanımıyla, sosyopat veya psikopat olması.

Anti-Sosyal Kişilik Bozukuluğu (ASKB) Nedir?

Psikolojide Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu, gündelik tabirde ise sosyopatlık veya psikopatlık olarak tanımlandırılan bu psikolojik sorun, suçlularda yüksek oranlarda görülüyor. Çocukluktan itibaren teşhis edilebildiği öne sürülen bu sorun, çocuklukta aşırı soğukkanlılık, hayvanlara zarar verme ve bundan zevk duyma, yaşıtlarla geçinememe ve anne babayı kendi çıkarları için manipülatif bir biçimde kullanma gibi semptomlarla saptanıyor. Bu çocukların bazılarının küçüklükten itibaren sabıka kaydı bulunuyor. Ancak bu psikolojik sorun yüksek zeka ile birleşince genelde yetişkinliğe kadar sürdürülen başarılı bir öğrenim hayatı ve belki kariyer, ancak daha sonra detaylı planlanmış saldırılar veya katliamlarla sonuç bulabiliyor.

Sinemanın En Psikopat Karakterleri
Sinemadaki psikopat karakteler bu bozukluğu daha iyi anlamak için iyi malzeme sunuyorlar.

Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu’nun Biyolojik Temelleri

Araştırmacılar bu soruna sahip insanların, empati nöronları diye de adlandırılan ayna-nöronlarının (mirror-nöronları) diğer insanlardaki gibi çalışmadığını söylüyor. Örneğin, biri teşhis konmamış, diğeri ASKB saptanmış iki insan bir insanın başka bir insana zarar verdiği bir videoyu izliyor. Araştırmacılar, milimetrik ölçümlerle biyolojik parametleri baktığında, normal kişinin deri geçirgenliğinin arttığını, irislerinin büyüdüğünü, tüylerinin hafif dikleştiğini, kalp atışının hafif hızlandığını ve ter bezlerinin daha hızlı çalıştığını kaydediyorlar. Bunların hepsi ayna nöronlarının harekete geçmesiyle gerçekleşiyor. Öte yandan, anti-sosyal kişilik bozukluğu olan insanda neredeyse bu ölçümlerin hiçbiri saptanamıyor. Yani onlar, başka bir insanın acısı karşısında empati duyamıyorlar. Bu, ASKB’ye sahip insanları, diğer insanlardan ayıran en büyük biyolojik fark.

Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu Nasıl Engellenir?

Bugün 5 yaşındaki küçük bir çocuğun bile bu sorunla teşhis edilebileceğini söyleyen araştırmacılar var. Tabii bu çocuklarını masumiyetin simgesi olarak görmek isteyen anne-babalar için kabullenmesi çok zor bir durum. Ancak erken ve doğru teşhis, diğer birçok hastalık ve psikolojik sorunda olduğu gibi sorunun azaltılmasında ve öne geçilmesinde oldukça önemli. Dolayısıyla çocuklarının hayvanlara ve kişilere sebepsiz yere zarar vermekten hoşlandığını gözlemleyen ebeveynler çocuklarını kesinlikle bir Klinik Psikoloğa götürmeliler.

James Holmes ve Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu

Zanlıyı tanımadan tam teşhis koyabilmek çok zor, ancak Holmes’un sağlıklı bir psikolojik profil çizdiğini söyleyemeyiz. Zaten bu sorunun tanımlamasında tam uymasa da, kendisi ölüm cezasından kurtulmak için delilik kartını oynayacaktır. (Amerika’da delilik teşhisi konmuş kişilere daha hafif ceza veriliyor.) Zaten Holmes’un avukatı da, Holmes’un katliamı psikotik bir süreç yaşadığından yaptığını savunmasına ekleyecektir. Bu durumda önemli ahlaki bir soru kalıyor geriye. Delilik teşhisi konulmuş kişilere hafifleştirilmiş ceza uygulaması doğru mu? Eğer doğruysa, bunu tüm psikolojik sorunları kapsayacak şekilde mi uygulamalıyız? Yoksa şizofreni ve bipolar gibi klinik akli dengesizlik kapsayan psikolojik sorunlarla, anti-sosyal ve histrionik gibi kişilik bozukluğu olarak tanımlanan psikolojik sorunlardan muzdarip kişilerin cezalarını farklılaştırmalı mıyız? Holmes’un dava süreci ve sonucu Amerika’da bu soruların nasıl cevaplandığına dair bize bir fikir verecektir.

Facebook Yorumları
Paylaş

6 YorumOn Seri Katillerin Psikolojisi – Psikopatlık ve Anti-Sosyal Kişilik

  • you are actually a excellent webmaster. The site loading pace is amazing. It sort of feels that you’re doing any unique trick. In addition, The contents are masterwork. you have performed a fantastic task on this matter!

  • That is really interesting, You are a very skilled blogger. I have joined your rss feed and look ahead to looking for more of your wonderful post. Additionally, I’ve shared your site in my social networks!

  • Ne yazık ki günümüzde bazı insanlar bu psikolojik sorununu yaşıyor. Ailelerin bilinçlenmesi gerekir çocuğunuz fazla utangaçsa, karşı cinsle konuşamıyorsa, yalnızlıktan hoşlanıyorsa ve en önemlisi fazla zekiyse dikkatli olun çünkü zeki insanlar sürekli hayal kurar ve plan yapar. Okullarda bu psikolojik bozukluğa sahip olanları tespit etmek daha kolaydır. Okulda kendilerine soru sorulmadıkça bir konu hakkında konuşmazlar, derslere sözlü olarak katılmazlar en arka sıralarda ve köşelerde otururlar en fazla 1-2 tane samimi arkadaşı vardır oda muhtemelen yanında oturan kişidir. Bu öğrenci derse katılmazken en arka sırada oturup hiç dikkat çekmezken sınavda en yüksek notu alarak istemeden bütün dikkatleri üzerine çeker. Bu tanıma uyan kişiler ileride intihar etme veya cinayet işleme potansiyeline sahiptir. Eğer sizin çocuğunuzda böyle biriyse mutlaka psikolojik destek alması gerekmektedir. Utangaç bir kişiliğin oluşması için çocukluk döneminde aşırı baskı uygulanması veya şiddet görmesi gerekir. Şiddet gören kişinin şiddet uygulaması fazla şaşırılacak bir durum değildir. Bu kişiler 15-25 yaşlarında ergenlik, iş stresi gibi sebeplerden dolayı depresyona girerler ve fazla düşünmenin zararları ortaya çıkmaya başlar çocukluğunda şiddet görmüş olanların bilinç altına yerleşmiş olan şiddet olgusu beynini ele geçirir. Bu kişilerin ortak özellikleri utangaçlık(gördüğü baskıya bağlı olarak),asosyallik ,yalnızlıktan hoşlanma(yalnız kurt psikolojisi) bu kişiler dışarıdan normal görünebilirler hatta bir çoğu çevresindeki insanlar tarafından nazik, utangaç, efendi, uslu olarak tanınmışlardır. girdikleri depresyon sonucu hayatı intikam almaya değecek görürlerse bilinç altında yatan düşünceler, din veya siyasi görüşü çerçevesinde kendi kanunlarını oluşturur ve bu kanunlara göre uygun kurbanı aramaya koyulur ve kurbanı bulunca planlı bir şekilde cinayeti işler.öldürme tarzı katilin psikolojisi hakkında ip ucu verir. eğer hayatı intikam almaya değmeyecek kadar boş buluyorsa kendi canına kıyması kuvvetle muhtemeldir. Özellikle İslam ülkelerinde bu rahatsızlığa yakalananlar depresyona girdiklerinde başka insanlara zarar vermek yerine kendi canlarına kıymayı(intihar) seçerler.

  • Çok güzel bir yazıydı, teşekkürler. 🙂

  • ben bunu bütün bilgilerimi gizleyerek yazıyorum yukardaki berna isimli şahısın dediği ilk 7 satır tam beni anlatıyor ve cidden insanları öldürmeye teşebbüsüm var çok doğru bir yorum 🙂

Yorum Yazın:

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Mobile Sliding Menu

Wordpress Social Share Plugin powered by Ultimatelysocial