Yeme Bozukluğu Nedir ve Nasıl Anlaşılır?

Paylaş

 

Yeme bozuklukları, anoreksiya nervosa, bulimia nervosa ve aşırı yeme (binge eating) modern zamanların en yaygın hastalıklarından. Özellikle de Batı’da, sosyoekonomik durumu iyi ailelerin çocuklarında sıkça rastlandığı için bir ‘üst-sınıf’ hastalığı olarak tanımlanan anoreksiya nervosa ve bulimia nervosa bir yaşam boyu sürebilir, ve sonunda ölümle sonuçlanabilir.
Yeme bozukluklarından özellikle anoreksiyanın daha net bir resmini çizebilmek için ANAD (Association of Anorexia Nervosa and Associated Disorders) tarafından yayınlanan istatistiklere bir göz atalım:

Tüm bunlar göz önünde bulundurularak anoreksiya nervosanın aslında bir yeme bozukluğu sorunu olması yanı sıra, kişinin vücut algısı ile ilgili bir sorun olduğunu da söyleyebiliriz.

Kadınlarla yapılan araştırmalarda, aşağıdaki gibi resimli bir ölçeklendirme kullanıldığında (Thompson & Gray,1995) anoreksiya teşhisli kadınların gerçek vücut şekli ile, kendilerini aldıkları vücut şekli arasında, anoreksiya şikayeti olmayan kadınlara göre daha büyük bir uçurum olduğu saptanıyor. Ayrıca, anoreksiya teşhisli kadınlar ideal vücut kilolarını seçerken, ölçeğin daha solundan (daha zayıf) taraftan vücutlar seçiyorlar.

Thompson & Gray (1995) ölçeklendirmesi

Buna ek olarak, 2011 senesinde Science Daily’de çıkan bir makaleye göre, yeme bozukluğu olan kadınlar, yeme bozukluğu olmayan kadınlara göre, kendi çizimlerinde de farklılıklar gösteriyor. Haifa Üniversitesi’nden Dr. Lev-Wiesel’in 76 tane kadınla yaptığı araştırmada, kadınların kendilerini çizmeleri istendiğinde şöyle farklılıklar ortaya çıkmış:

Lev-Wiesel’in çalışmasına katılan kadınların çizimlerinden örnekler

Lev-Wiesel’in çalışması, özellikle yeme bozukluğundan muzdarip ergenlerle çalışan klinisyenlerin çalışmasına yardımcı olsa da, anoreksiya ve bulimiya hem teşhisi hem de tedavisi oldukça zor hastalıklar. Özellikle anoreksiyada, diyetin, egzersizin ve yemek yemede kısıtlamanın nereye kadar kabul edilir ve hangi noktadan sonra tehlikekli olduğu konusunda çok tartışmalar var. Anoreksiye yatkın kişiliklerin durumlarını kabul etmemesi, kendilerini hastalık öncesine göre daha sağlıklı ve dinç görmeleri de hem tedaviye başlangıç, hem de tedaviye devam etmede çok direnç göstermelerine sebep oluyor. Ancak, birkaç indikatör kişinin tedaviye başlaması için önemli. Bunlar:

ve zayıflığına rağmen kişinin kilo alma konusunda çok ciddi korku ve kaygı taşıması, kişinin tedaviye başvurmasını gerektirir.

Oldukça karmaşık psikolojik ve biyolojik boyutları olan yeme bozukluğu sorunlarının tedavisinde ideal yaklaşım, psikiyatr, klinik psikolog ve diyetisyenin ortak ve iletişime açık çalışmasıdır.

Herkese esenlikler dilerim,

Psk. Ayşe Canan Altındaş

Kaynaklar:

ANAD

Stephanie Sarkis 

DSM IV

DSM V

Facebook Yorumları
Paylaş