“Bir psikoloğa gitsem mi?” sorusu ilk defa zihnimize düştüğü anda, bir klinik psikologla görüşmeye karar vermek genelde gerçekleşmesi zaman alan, zor bir karardır. Tanıdıklarımızdan ve Internet’ten isimler araştırırız, numaralar buluruz, ancak çoğu zaman çalışmak istediğimiz psikoterapisti arayamayız. Aradığımızda da, ilk telefon konuşmasında çalışmak istediğimiz kişiden bilgi aldıktan sonra bile bir psikoterapi görüşmesi yapmak konusunda yan çizebiliriz. Çoğu durumda, insanlar ilk psikoterapi görüşmesinden sonra bile psikoterapiye gitmek konusunda rahat hissetmezler. İnsanların psikoterapiye bir şans vermeyi ertelerken ya da tümden reddederken öne sürdükleri birkaç nedeni sizler için bu yazıda inceledik.
Bir psikoloğa gitmek konusunda artık zamanımızda öne sürülebilecek en gerçek dışı sebep belki de budur. Ruh sağlığının tabu olduğu ülkelerde, bir ruh sağlığı hizmeti almak delilikle eşdeğer tutulabilir. Ancak günümüz Türkiye’sinde artık bu algı belediye ve devletin açtığı psikoterapi ve psikolojik danışmanlık merkezleri sayesinde toplumun genelinde bir nebze yıkılmıştır. Psikoterapiye gitmek veya bir psikologla görüşmek artık ülkemizde hem somut hem de algısal olarak daha ulaşılabilir hizmetler halini almıştır.
Psikoloğa giden bazı kişiler mutsuz olmaları nedeniyle ‘hasta’ hissederler, ama psikoloğa gitmek için illa ki ağır hasta ya da işlevsiz hissetmeniz gerekmez; iç dünyanızda bazı düşüncelere saplanıp kalmış da olabilirsiniz. Psikoterapi, bir durumun üstesinden kendi başınıza gelmeye çalıştığınızda ancak ne yaparsanız yapın stratejileriniz işe yaramadığında size destek olur.
Bir başkasından yardım isteyebilmek, hele ki zihinsel ve ruhsal bir sıkıntıya dair, bir olgunluk, farkındalık ve içgörü sahibi olma belirtisidir.
Arkadaşlarımız tabii ki bize destek ve empati sunabilirler, ve bu genelde zor zamanları daha hafif atlatmamıza destek olur. Ancak, terapideki ilişki çok önemli bir yönde farklıdır. Arkadaşlıkta iki insanın ihtiyaçları da dikkate alınmalıdır. Arkadaşlıklar dinleme ve paylaşmanın karşılıklı değiş tokuşunu kapsar. Psikoloğunuzla olan ilişkinizde ise, psikoloğunuz sizi kapsayan kişidir, ve hiyerarşik yapıda denk bir pozisyonda değilsinizdir. Hele ki, kendi psikoterapi veya psikanaliz süreçlerinden geçmiş bir psikolog, sizi en zor yanlarınızla kabul edecek, ve yaşadığınız zorlukları bir daha tekrarlamamanız üzere size destek olacaktır.
Çeviri: Bengisu Diri
Editör: Uzm. Klnk. Psk. Ayşe Canan Altındaş
Kaynak: Gustavus
Kapak Görseli: The New York Times
Yazı Görselleri: Chihyan Jan via Behance.net