Terapiye Başlamak İçin 7 Sebep

Paylaş

 

Çoğu kişi için terapi bir bilinmezlik. Hatta kendine yardım almanın ‘zayıflık’ olarak görüldüğü kültürlerde terapi çevrenizdekiler tarafından ‘deli’ veya ‘sorunlu’ diye damgalanmak için birebir. Ancak kısa adıyla terapi, tam adıyla psikoterapi, kişinin kendini tanıması, keşfetmesi, yaşadığı hayata dışarıdan bakabilmesi ve o hayatı zenginleştirebilmesi için birebir bir çalışma. Bu kısa yazıda kendi terapinize başlamanız için 7 basit sebebi sizlerle paylaşıyor olacağız.

1. Haftada her gün 1 saat istediğiniz konu hakkında konuşmakta serbestsiniz.

Gündelik hayatta 1 saat boyunca aklınıza geleni anlatırsanız arkadaşlarınız bir süre sonra sizinle takılmak istemeyebilirler. Ancak terapide o 1 saat tamamen sizin. Evet, sadece sizin.

2. Terapistiniz sizin ne anlatacağınıza karışmaz.

Özellikle psikodinamik ve psikanalitik eğilimli terapilerde, terapistiniz size bir konu belirlemez. Kimi insan için her hafta terapisti karşısında konuşmak ve anlatılacakların gidişatını kişinin kendisi belirlemesi oldukça ürkütücü gelebilir. Ancak terapide sessizliğiniz de kabul edilirdir. Terapi odası bir bakıma bir yetişkinin oyun odasıdır. Kişi istediği konuyu getirir, isterse susar, isterse uyur. Üstelik siz tüm bunları yaparken başınızda o saat boyunca dikkatini size vermiş birisi bulunacak.

3. Terapide ne anlatırsanız anlatın yargılanmayacaksınız.

En yüzeysel konular, en derin fantezileriniz, hatta belki ağza alınmayacak fikirleri paylaşma alanınız terapiniz. Kimi insanlar terapistlerinin sessizce onları dinlerken onu yargıladıklarını düşünürler, ama aslında terapistiniz sizin düşüncelerinizi ve anlatımınızı engellememek için susuyordur. Yargılanmak ise aklınıza gelecek en son şey olsun. İyi bir terapist kişiyi yargılamadan tanımayı eğitim hayatı ve kendi terapisi boyunca öğrenir ve pratik eder.

4. İçinizde biriken gözyaşlarını bırakın.

Birçok kişi terapinin ilk seansında ağlar, ve bu onları çok şaşırtabilir. “Bu ağlama da nereden geldi?” “Kendime hiç yakıştıramadım.” gibi tepkiler çok doğaldır. Terapi odası içinizde biriken tüm duyguları: üzüntü, öfke, hayalkırıklığı, sevinç, sitemi sözlerinizle, mimiklerinizle ve davranışlarınızla dile getirdiğiniz yerdir.

5. Sırlarınız var ve biriyle paylaşmak zorundasınız.

Terapide gizlilik ilkesi tüm psikoterapistlerin gönülden bağlı olduğu bir prensiptir. Terapi odasına girdiğinizde bilin ki anlattıklarınız kimseyle paylaşılmayacak ve empatik bir kulakla dinlenecek. Sırlarınızın huzursuzluğu sizi ele geçirmeden onları biriyle paylaşın.

6. Üstünüzdeki kostümü, yüzünüzdeki maskeyi bir süreliğine çıkarın.

Bazen taşımak zorunda olduğumuz kimlikler, görüntüler, titrler bizi yorabilir. Terapi tüm bu yetişkin oyunlarını bir kenara bıraktığınız, kendi özünüze döndüğünüz bir alandır.

Terapiye başlamak mı istiyorsunuz? Öyleyse lütfen linkteki formu doldurun veya bizimle e-posta veya telefon aracılığıyla iletişime geçin.

Psk. Ayşe Canan Altındaş

Esinlenme Kaynağı: Thought Catalog

Facebook Yorumları
Paylaş