Bir önceki yazımda (MBA Başvuruları Hakkında ‘Insider’ Bilgiler #2) top-tier okullara başvurmak isteyen öğrencilerin GMAT skorlarının yaklaşık 700 civarında olması gerektiğini belirtmiştim. Şunu da belirtmeliyim ki, başvuran kişinin okuldan uzak kaldığı yıllar arttıkça, ad-comlar GMAT skorunu başvuranın akademik becerilerini yansıtan en önemli kıstas olarak alıyorlar. Dolayısıyla, başvuran kişinin üniversiteden mezun olduğu sene ne kadar geçmişteyse, not ortalamasının (GPA) önemi azalıp, GMAT skorunun önemi artıyor.
Geçmiş Kariyerin MBA Başvuruları’ndaki Önemi
Okullar için mezun olan öğrencilerin işe alınabilirliği, okul sıralamalarında öne geçmede en önemli kriter. Dolayısıyla okullar, başvuran kişinin geçmiş kariyerine bakarak onun işe alınabilirliğini ölçüyor. Başvurularda başvuranın kariyerine dair önemli noktaları teker teker inceleyelim:
Apple, Google, JP Morgan, Boston Consulting Group, McKinsey, P&G ve Unilever tarzı uluslarası şirketlerde çalışmış olmak. Özellikle de bu şirketlerin işe alım süreci son derece zorlu olduğundan, ad-comlar bu şirketlerde çalışmış kişilerin zaten önceden başka kurumlar tarafından özenle ‘seçilmiş’ başvuranlar olduğunu biliyorlar. Dolayısıyla bu kişilerin MBA sonrası işe alınabilirlikleri de yüksek.
Akılcı ve mantıklı bir kariyer yolu çizmiş olmak. Çok sık iş değiştirmiş olabilirsiniz. Ama CV’nizde ve essaylerinizde bu iş değişiklerinin sebeplerini akılcı ve pozitif bir biçimde ifade ederseniz sorun olmaz. Ad-comlar kariyer geçmişinize baktıklarında mantıklı bir yol görmek istiyorlar.
Okulun programıyla sizin uyumunuz. Örneğin, Northwestern’da üretim ve dizayn odaklı MMM programı, Harvard’ın Entrepreneurship (Girişimcilik) tracki, Carnegie Mellon Tepper Bussiness School’un technology leadership (teknoloji liderliği) tracki geçmiş kariyerinde bu programların içeriğiyle paralel bir yol çizmiş ve kariyer hedeflerini bu programlar üzerinden daha kolay gerçekleştirebilecek kişileri isterler.
En önemlisi: Top-tier programlara başvuran kişilerin çalışma tecrübesi 4-5 senedir. Minimum ise 2 sene olması gerekir. Bazı programlar, Stanford ve Carnegie Mellon gibi, 2 seneden da az tecrübeyi kabul ederler. Ancak bu kişilerin de akademik geçmişi ve üniversite süresince yaptıkları ad-comların dudaklarını uçuklatıcak kadar girişimci ve atılımcı ruhlu olmalıdır.
Ayrıca okullar, iş tecrübesi arttıkça öğrencinin sınıf içi tartışmalara ve case-studylere katkısının artacağına inanmaktadırlar.
Son söz: Yani Türkiye’dekinin aksine, öğrenciler, Amerika’daki MBA Programları’na üniversiteden hemen sonra nadiren başvururlar. Üniversiteden hemen sonra başvuru yapılmaz diye bir şart yoktur, ancak, ad-comlar uzun süreli iş tecrübesiyle gelmiş öğrenciyle, hiç iş tecrübesi olmayan öğrencinin aralarında olacak farkın farkındadırlar.